Değirmende yoğurt öğütmek

Sözüm meclisten dışarı ama Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı öyle bir "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" yapmış ki sanki Türkiye'nin çağ dışında kalması için emperyalizm tarafından hazırlanmış ve sanki Suudi Arabistan tarafından verilmiş 100 milyar dolar bahşişle birlikte "milli"siz maarif vekili olan zata havale edilmiş.

Her anayasa, her yasa, her tüzük, her ideoloji toplum mühendisliği yapar ama başta anayasa olmak üzere hiçbiri demirci ya da marangoz değildir. AKP iktidarı 2024 yılında bir "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" hazırlamış ama mevcut anayasamızın 58. maddesini yok saymış. "Model"in hedef ve amacı öğrenciler olduğuna ve öğrenciler "gençler" kümesine girdiğine göre anayasamızı okuyalım:

Madde 58: Devlet, istiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır.

Veee işteee! "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" anayasamızın 58. maddesini yok sayıp kendince marangozluk yapmaktadır. Programda, "İslam ve barış konusu" ele alınırken, cihat kavramına yer verilmesi gerektiği vurgulanarak "Cihadın Çanakkale Muharebeleri, Milli Mücadele süreci ve 15 Temmuz'da olduğu gibi barışı sağlama ve vatanı savunmadaki rolüne vurgu yapılır" ifadeleri kullanılıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu İslam Ansiklopedisi'ne göre yedi türlü olan "cihat"tan sadece "düşmana karşı cihat" ele alınmaktadır. İslama göre "düşmana karşı cihat", Müslüman olmayan ülkelere yağma ve ganimet (mal ve insan) amaçlı açılan seferdir. Ama anayasamızın 58. maddesine göre gençlerimiz Atatürk'ün "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesi doğrultusunda yetiştirilmelidir. Ama allayıp pullayıp görüşlere sundukları "şey" tekkeye mürit, tarikatlara köle yetiştirmekten başka bir amacı olmayan bir yutturmaca. İlan ettikleri sekiz ilkeyi gelin dut ağacı gibi silkeleyelim!

1- Söz, inanç ve davranışlarında tutarlı olma.

- Kuşkusuz "has" insan söz ve davranışlarında mutlaka tutarlı olmalıdır. Öte yandan "inanç"tan kasıt laik bir ülkede sadece İslam olamaz. Başka dinler ve dinsizler de var. Müslümanlar kadar Hıristiyan ve Musevilerin ve de öteki dinlerin ve dinsizlerin inanç ve davranışlarının uyumlu olması kuşkusuz gereklidir!

2- İnanca göre harekete geçme gücünü kendinde bulmak.

- Sadece İslama göre değil, her türlü inanca göre...

3- Milli ve manevi değerlere duyarlı davranmak.

- Vatandaşlık söz konusu olduğunda milli değerler kuşkusuz ortaktır ama vatandaşın "kendi" manevi değerlerine duyarlı olması tavsiye edilebilir. Ancak ortak manevi değerler olamaz!

4- Ülkedeki turist, göçmen, mülteci, sığınmacı gibi diğer ülke vatandaşlarına konuksever davranmak.