Bahçeli böyle duyurdu...

Geçenlerde kalp kapağı ameliyatı geçiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sağlığına hiç dikkat etmeden biri kendisi, öteki R.T. Erdoğan hesabına olmak üzere iki kişilik siyaset yapmakta. R.T. Erdoğan'a gelince: Bu trajik durum karşısında, "Hele dur biraz, dinlen, sağlığına dikkat et gardaş!" diyecek yerde ağzını açmamakta.

Devlet Bahçeli, bu özveriyi sadece "vatan millet Sakarya" mefkûresi için yapıyorsa "Aşk olsun ona" derim. Çünkü AKP'nin bencil yani egoist müteahhitleri, tüccarları, esnafı vergi affından yararlanmaktan başka deve kervanlarını hamutlarıyla birlikte lüpletmekte. Sanki MHP'ye göz kirası bile yok gibi. Belki ben MHP konusunda yanılmaktayım, o da malı götürmekte, keseyi doldurmakta. Ama MHP için bürokrasi ve devlet kadroları önce gelir. Devlet, devleti ele geçirmeli. Çünkü kendisiden başka "siyaset mühendisi"ne katlanamaz.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nin (TÜSİAD) yargı eleştirilerine yönelik "TÜSİAD, muhalefet cenahını konsolide etme arayışındadır. Vesayetçiliği nüksetti, gayesi siyaset mühendisliğidir" demiş.

Siyaset zaten bizzat mühendisliktir, "koçluk"tur! Bu nedenle Bahçeli'nin, TÜSİAD temsilcisinin ülkenin içinde debelendiği siyasal topludurumu tasvir ederek eleştirmesini Sayın Bahçeli çok görmemelidir.

TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras'ın yargı eleştirilerine, Devlet Bahçeli pek bozulmuş ve hemen bir açıklama yapmış. Sayın Bahçeli kendisini adalet bakanı sanıyorsa çoook kötü. Ömer Aras'ın "Hukukun üstünlüğü tesis edilmeden ne iç ne de dış sorunları çözebiliriz" sözlerine ilişkin "TÜSİAD'ın vesayetçi sancıları tekrar nüksetmiştir" ifadelerini kullanan Bahçeli, Türkiye'de demokratik standartların son derece yüksek olduğunu vurgulamış. Demek ki Ömer Aras bundan yararlanmış. Ama daha 24 saat dolmadan TÜSİAD başkanıyla birlikte polis refakatinde savcılığa götürüldü.

Devlet Bahçeli galiba demokrasinin Vikipedi tanımını bile kabul etmemekte:

"Demokrasinin özellikleri arasında genellikle toplanma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, mülkiyet hakları, din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, vatandaşlık, yönetilenlerin rızası, genel oy hakkı, özgürlük hakkından ve yaşam hakkından haksız yere mahrum bırakılmamak ve azınlık hakları yer alır."

Bu tanımın somut karşıtı Necip Fazıl Kısakürek'in deyişiyle "başyücelik rejimi"dir ki bu rejimin ülkemizdeki ilk temsilcisi Erdoğan hazretleridir.

Bahçeli'nin açıklamalarının satır başları şu şekilde:

Kurulduğu 1971 yılından bu yana siyaseti yönlendirmeye, millet iradesini tariz, tahkir ve tahrip etmeye dayalı bir strateji izleyen TÜSİAD'ın hükümetlere doğrudan ve gazete manşetleriyle meydan okuduğu karanlık dönemler hâlâ unutulmamıştır.