Beyaz Saray'da 2. Trump döneminde gördüğümüz bir alışkanlık vardı. Oval Ofis'e gelen konuklar önce Başkan Trump'ı övüyor ardından meselelerini konuşmaya başlıyorlardı. Bu kez tam aksi oldu, ABD Başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan için üst üste övgü cümleleri kurdu. NATO Genel Sekreteri'nin fazla hayranlık dolu özel mesajlarını ifşa eden, İsrail Başbakanı'na Türkiye ile ilişkiler söz konusu olduğunda makul ol diyen, Güney Afrika Cumhurbaşkanı'na haritalı ders verecek düzeneği hazırlayan, Ukrayna Cumhurbaşkanı'nı azarlayan Başkan Trump ilk kez Oval Ofis'te bir konuğunu bu kadar çok övdü.
Bir yanımız durumdan hoşlanırken diğer yanımız "Acaba bizden ne isteyecek de bu kadar övgü dolu cümle kurdu" diye düşünmeye başladı.
Özgüvensizlikten değil bu refleksimiz, ABD'ye güvenmek, muhatabımızın dengesinden emin olmak konusunda haklı soru işaretlerimiz var.
■ Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trump ile görüşmesinin basına açık bölümü hepimizin en korktuğu bölümdü. Dilinin ayarı konusunda sıkıntılı bir ev sahibi ve haksızlığa uğradığını düşündüğünde diğer Oval Ofis kurbanları gibi sessizce durmayacak Erdoğan portresi yan yana gelince tek bir provokatif sorunun bile gerginliğe neden olması mümkündü. Seçimden hemen sonra da yazmıştım, Trump güçlü liderleri seviyor ve onlara öykünüyor, onları arkadaşı olarak niteleyerek kendisini de güçlü göstermeyi seviyor. Trump, önce basına kapatıldı denilen sonra da basına açılan Oval Ofis görüşmesinde kendini saklama ihtiyacı duydu. Mesela Erdoğan'ın Gazze konusundaki görüşlerini bilmiyorum, öğreneceğim demesi gerginlikten kaçınma stratejisiydi.
■ Trump'ın mesajları arasında CAATSA yaptırımlarını hemen kaldırabiliriz sözü, F-35'ler için önemli bir adım. Önce şunu söylemek lazım: Hindistan Rusya'dan bizden sonra S-400 füze sistemleri aldı ve hepsini de aktive etti. Buna karşın Washington, Hindistan'a yaptırım uygulamadı. Bırakın yaptırımı, şu an F-16 ve saldırı helikopterleri üretecek bir fabrika kuruyorlar Hindistan'da. Bizim tekrar F-35 almamız için yol biraz daha karmaşık. Hem CAATSA hem de 2020 Savunma Bütçesi Yasası'nda değişiklik yapması gerekecek. Yahudi, Ermeni ve Yunan lobileri bu değişiklikler olmasın diye çok uğraşacaklar. Önümüzdeki yol uzun olacak.
■ Bu arada bir parantez de açmazsam olmaz. Trump'ın her sözünde Türkiye'ye bir aşağılama, gizli mesaj arayışı sürdü gitti sosyal medyada. Bundan nasıl bir zevk aldığımız ya da bir siyasi fayda beklediğimiz meselesi karmaşık bir mesele. Trump'ın hileli seçimler sözü ve kendisini sürgünde diye tanımladığı zamanlar için kurduğu cümle aslında Erdoğan'ın Biden'a karşı kaybettiği seçimler için tanıklığını istemesi. ABD, Türkiye'de seçimlerin hileli yapıldığını tespit edecek ve sonra bunu günün birinde cümle içerisinde laf sokmak için bekletecek öyle mi
Hayatın olağan akışı dediğimiz şey, uluslararası ilişkilerde de geçerlidir. Siyasi rekabet daha doğrusu düşmanlık gözleri bu kadar karartmamalı.
■ Bu durumun bir diğer örneğine geçeyim: American Airlines bugün bin 611, Delta Airlines bin 314, China Eastern 677 uçağa sahip. THY'nin filosundaki uçak sayısı 485. Bu sayının içinde sorun yaşadığımız Hindistan'dan kiraladığımız A330 uçakları da var. THY'nin 2033'e kadar filodaki uçak sayısını 813'e çıkarma planı var. Haziran 2024'ten yani Trump tekrar Başkan seçilmeden 5 ay önce THY büyük bir sipariş için Boeing ile görüştüğünü açıklamıştı zaten. Beyaz Saray randevusu için uçak alındığı iddiası doğru değil. Kaldı ki Beyaz Saray'da Boeing'den uçak almak için anlaşma yapan başka ülkeler de var. Mesela Temmuz'da Endonezya'nın 50 Boeing uçağı alacağı yine Trump tarafından duyurulmuştu.