Vatan yahut euro
1989 ilkbaharında dönemin CTP Genel Başkanı Özker Özgür, Lefkoşa'da düzenlenen mitingde konuştu:
"Nasıl Bulgarlar Türkleri asimile ediyorsa, Türkler de Kıbrıslıları asimile ediyorlar" dedi.
Bu söz üzerine Türk Büyükelçiliği Özker Özgür'ün T.C. Pasaportuna el koydu, Türkiye'ye girişinde şehir vizesi uygulaması başlattı.
Aynı Özker Özgür, daha sonra Başbakan Yardımcısı oldu, demediğini bırakmadığı Türkiye Cumhuriyeti'yle gayet yakın çalıştı.
2025 yılında Türkler Kıbrıslıları asimile ediyor sözlerinin daha ilerisi, bir kez daha, bu kez Rum Cumhurbaşkanı'na söylendi.
Bu sene bu sözlerin söylenebilmesini çok önemsedim.
Sol görünümlü AKEL'in bile EOKA'nın kuruluş yıldönümünü kutladığı, ENOSİS fikrinin sponsoru, insan kaynağı Rum Ortodoks Kilisesi'nin tüm Türkleri adadan kovmaktan bahsettiği bir sene 2025 yılı.
Kendilerine Kıbrıslılar Barış ve Dayanışma Hareketi ismini veren grup, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Hristodulidis'i ziyaret edip Türkiye'yi şikayet etti.
★ ★ ★
Rum tarafındaki Saray'a koşup, Türkiye'yi şikâyet eden Yeni Kıbrıs Partisi ve içerisinden çıkan Birleşik Kıbrıs Partisi üyeleri hemen faşist diyeceklerdir bana.
Politik bir tiyatro olan Maraş Emek Tiyatrosu'nda köy köy dolaşıp, oyun oynamış, onların deyimiyle ilk "Türkiyeliyim" ben.
Benden sonra yüzlerce Türkiyeli genç oynadı MET'te.
1989 Lefkoşa Sarayönü açlık grevine katılanlardan birisiyim.
1990 Filistin intifasında Ledra Palace barikatına yüklenenler arasındaydım.
Bunlar yetmiyorsa arşive bakar, partinin kurucusu Alpay Durduran ile 1990'da yaptığım röportajı bulurlar.
O röportajda Güney'in devrimci görünümlü AKEL'inin ne büyük bir işveren olduğunu anlatmıştı Alpay Durduran bana.
Klasik Kıbrıs solu da çok kızmıştı o röportaja.
Nüfus transferi, kukla yönetim kurmaktan bahsediyorlar ya, Türkiye'ye küfretmenin kolay, AKEL'e, Rum Kesimi'ne laf etmenin zor olduğu bir yer için komik bir tanımlama bu.
Afrika Gazetesi'nde Türkiye'ye "düşman" muamelesi yapan Şener Levent'in 12 Temmuz 1980'de, Söz Gazetesi'nde kaleme aldığı yazıda "AKEL'i savunmak, Enosis'i savunmak demektir" diye yazmıştı. Bunları hiç olmamış sayarak ulaşılacak şey barış değil sadece esaret olur.
Bu mudur istenen diye sorası geliyor insanın...
★ ★ ★
Önce gerçekçi olalım, bugün Kıbrıs solunun en fazla saygı duyduğu eski kuşak siyasetçilerin çoğu Grivas ve EOKA'ya karşı verilen Erenköy Direnişi'ne katılmış isimlerdir. Naci Talat'tan başlayıp, Alpay Durduran'a kadar uzar bu liste.
O gün EOKA vardı bugün ELAM ve başka Rum faşistler var. Kilise aynı hatta daha radikal hale gelmiş bir Kilise.
Birçok muhalif siyasetçi, şiirlerini çok sevdiğim şair arkadaşlarım dahil, uzun zamandır Kıbrıslılığı savunuyorlar.
Kültür olarak savunulmasında bir dert yok ama gerçekçi olmak lazım Kıbrıslı diye bir millet de yok.
Benim sözümün önemi yok, 1943'te AKEL Genel Sekreteri Servas, Kıbrıslılık diye bir millet olmadığını, dilin bir ağız olduğunu ve aslında Yunanca konuştuklarını herkesin bildiğini söylemedi mi
Aynı AKEL; Enosis Plebisiti öncesinde, Türkleri azınlık olarak tanımlamadı mı
Türkiye'nin gücünü arkasına alarak onurlu bir barış yapmaya çalışan Mehmet Ali Talat'a, Limasol'da kim saldırdı, saldıranlara ne oldu