Orhan Veli'nin Vatan şiirini hatırlar mısınız;
"Neler yapmadık şu vatan için, kimimiz öldük; kimimiz nutuk söyledik" diye başlayıp biten ama çok şey söyleyen şiirini
Nutuk söylemek ya da ölmekten başka gerek şart bir seçeneğimiz daha var artık.
Bu sene İsrail tarihinde ilk kez Yahudilik okullarına başlayan öğrenci sayısı laik eğitim okullarına başlayan öğrenci sayısını geçti.
Sürpriz değil, 2050'de Ultra Ortodoksların nüfustaki oranının yüzde 35'leri bulacağı biliniyor.
Bugün hükümetlerin küçük ortağı olan aşırı dinci partiler gelecekte ya tek başına iktidar ya da iktidarın büyük ortağı olacaklar.
Nüfus projeksiyonuyla ilgilenen ülkelerde çeşitli çalışmalar yapılıyor.
Mesela 2050 yılına kadar nüfusun ne kadarı Müslüman olacak araştırmasında İsveç'te 30.6, Almanya'da yüzde 24, Fransa'da yüzde 18, İngiltere'de yüzde 17.2, İtalya'da yüzde 14.1, Bulgaristan'da yüzde 11.6 gibi oranlara ulaşıldı.
Bu sene öğrenci sayısı 15'in altına düştüğü için Yunanistan'da 720'ye yakın okulun kapatılmasına karar verildi.
2050 yılına kadar Yunanistan'ın nüfusu 1 milyondan fazla azalacak, 65 yaş üzeri nüfus oranı yüzde 45'i bulacak.
Türkiye'de nüfus artış hızında yaşadığımız problemi konuşuyoruz ama nüfus projeksiyonunun hayata nasıl yansıyacağını hiç konuşmuyoruz.
TÜİK verilerine göre doğurganlığın en yüksek olduğu 10 il, Şanlıurfa, Şırnak, Mardin, Muş, Siirt, Diyarbakır, Bitlis, Ağrı, Batman ve Gaziantep.
Ankara, İstanbul, Eskişehir, İzmir, Zonguldak, Bartın, Muğla, Bolu, Çanakkale gibi illerimizin doğum oranı Türkiye ortalamasının çok altında.
Bu projeksiyonun ortaya çıkaracağı siyasi ve sosyal sonuçlar olacak ve o sonuçlar için bugünden kafa yormamız lazım.
Mesela çocuklar okuldan çok yetiştikleri aile ve sosyal çevreden etkilenirler. O ailelere bugünden ulaşmak bir seçenek olarak masada durmalı.
Anne olma yaş ortalaması büyük şehirlerde 29'u aştı, daha küçük yerleşim birimlerinde yaş ortalaması 24.
Demek ki kırsaldaki nüfusu arttırmak sadece gıda zinciri açısından değil nüfus artış hızı açısından da önemli. Çocukları genellikle anneler yetiştirdiği için demek ki kırsaldaki kadın eğitimini şimdiden güçlendirmemiz lazım.
Nüfus projeksiyonlarından siyasi sonuçlar üzerine de senaryolar üretmek mümkün.
Mesela eğitim sistemimizin kazanımlarını tam olarak anlatamadığı Cumhuriyet'i ve Mustafa Kemal Atatürk'ü benimseyen nesiller "Bu düzende çocuk mu büyütülür" diye soranların da belirli bir süre sonunda çocuk yapma ihtiyacı duyabileceği zamanlar da gelebilir.
Bir asır sonra Orhan Veli'nin şiiri "Neler yapmadık şu vatan için, kimimiz öldük; kimimiz nutuk söyledik, kimimiz de çocuk yaptık"a dönebilir.
Ne SDG ne de İsrail meseleyi anlamamış...
Lübnan'ın Elya ilçesine bağlı Şaron beldesinde ilginç bir toplantı yapıldı.
Terörün Suriye ayağındaki kimi isimler Suriye'deki bir diğer ayrılıkçı grup Dürzilerle buluştular.
Konuşulan şeyin, Suriye'nin toprak bütünlüğünü nasıl sağlarız değil nasıl bozarız olduğu kesin.
Bu toplantının organizasyonunda İsrail'in varlığı kesin, terör örgütünün Suriye kolundan isimleri yine ABD'liler mi taşıdı, orası belli değil.
SDG'nin meseleyi anlamak istemediğini zaten biliyoruz ama İsrail'in durumu biraz daha karmaşık.
Türkiye, Bakü'de yapılan çatışmasızlık görüşmelerinde İsrail'i çok net bir dille uyarmıştı, bir süre durdular ama yine başladılar.