PKK dün yaptığı açıklamayla teröre dönmeyeceğinin bir kez daha altını çizmiş oldu. Sürecin İmralı'dan gelen çağrı ve yönlendirmelerle ilerletildiği yolundaki vurgu da önemli. Silah bırakma ve mağaraların teslimi konusu her seferinde kamuoyuna açıklanarak yapılmayacak. Bir gün sürecin bittiği duyurulacak. PKK'nın açıklaması, sürece karşı olan ülkeler ve süreci baltalamak adına provokasyonlara girişen gruplara rağmen başladığımız noktadan ileride olduğumuzu bize gösteriyor.
■ Fesih kararı almış bir örgütün "Türkiye'deki son güçlerimizi de çektik" açıklaması ilk başta çok anlamlı gelmeyebilir ama durum öyle değil. PKK dün yaptığı açıklamayla teröre dönmeyeceğinin bir kez daha altını çizmiş oldu.
■ Açıklamanın içerisinde lafın yuvarlandığı bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Açıklamada yer alan "... Ayrıca sınır alanlarında da çatışma riski oluşturan olası provokasyonlara açık olan mevzilerde de benzer düzeltici tedbirler alınmaktadır" cümlesi önemli bir cümle. Türkiye'nin Irak'ın kuzeyinde yüzün üzerinde askeri üssü var. Türk Silahlı Kuvvetleri sadece bu üslerde durmuyor, her üssün çevresindeki belirli bir alanda arama-tarama faaliyetleri gerçekleştirip mağaraları arıyor, alan hakimiyetini elinde tutuyor. PKK'nın tarihi boyunca geçiş alanı olarak kullandığı vadilere özellikle yükleniliyor. Bu faaliyetler kesintisiz devam ettiği için PKK olası bir karşılaşma ve çatışmadan kaçınmak adına, askeri üsler çevresinden geriye çekiliyor, barındığı mağaraları da boşaltıyor anlamına geliyor bu.
■ Açıklamada bir kaç kere vurgulanan sürece bağlılık ifadesi, takvim ilerledikçe "Bu işin gazı kaçtı, bu süreçten bir sonuç çıkmaz" yorumlarına karşı bir cevap olarak düşünülmeli. Sürecin İmralı'dan gelen çağrı ve yönlendirmelerle ilerletildiği yolundaki vurgu da önemli. Bu vurguyu anlamak adına PKK'nın kuruluşundan bu yana ortaya koyduğu pratiğe bakmak lazım. PKK'da birinci sırada Öcalan gelir, ardından ikinci sıra yoktur. Kandil'deki sözde yönetim kadrosu "parti" değil Öcalan'a bağlılık üzerinden siyaset üretirler. Gerek PKK gerekse Öcalan, süreçte tüm spotların İmralı'ya dönmesini istiyor. Sanılanın aksine Öcalan'ın yarın İmralı'dan çıkmak gibi bir arzusu yok. Öcalan, İmralı'da toplantılar yapmak, medya yüzleriyle buluşmak istiyor. Açıklamada üst üste Öcalan vurgusunun yapılmasının sebebi de bu.
■ Sürecin ilk gününden beri beklenti Diyarbakır annelerinin yıllardırbeklediği evlatlarına kavuşması oldu. Bu konuda geçen Kurban Bayramı'nda bir kavuşma olur mu diye yazan çizinler de oldu ama bu iş o kadar kolay değil. Türkiye, evladını bekleyen ailelerden aldığı bilgileri, örgüte katılım tarihi, yeri gibi önemli bilgileri karşı tarafa ileteli uzun zaman oldu. Sürecin uzamasının iki nedeni olabilir, birincisi örgüt kod adları kullandığı ve doğru düzgün bir arşivi olmadığı için isimlerin kim olduğunu bulmakta güçlük çekiyor olabilir. İkinci ve daha kötü ihtimal, ailelerin bekledikleri çocuklardan büyük bir kısmı hayatta olmayabilir ve örgüt yerel tepkilerden çekindiği için süreci uzatmaya çalışıyor olabilir. Her şart altında Türkiye bu çocukların dosyasını kapatmış durumda değil. Birinci öncelik "Terörsüz Türkiye"ye ulaşmak olduğu için MİT baskıyı belirli bir noktada tutuyor olabilir.
■ Daha önce de yazmıştım, silah bırakma ve mağaraların teslimi konusu her seferinde kamuoyuna açıklanarak yapılmayacak. Bir gün sürecin bittiği duyurulacak. Milli İstihbarat Teşkilatı bu anlamda sadece sahayı değil işin psikolojisini de yönetiyor. Ankara'daki Komisyon çalışmaları somut öneriler haline geldiğinde diğer adımlar haliyle hızlanacaktır.
ANKARA VE TÜRKİYE SOKAKLARI...
■ Bu sürece dair ilk yazdığım yazılardan birisinde bugünden yarına değil gelecek 10-15 yılı kapsayacak bir dönemin çalışmasının yapıldığını vurgulamıştım. Bu kişisel bir analiz değil, sürecin global örnekleri ve Ankara'nın fikri hazırlığından yola çıkarak ulaştığım bilgiydi. Bu uzun soluklu süreçte Ankara'da çalışan Komisyon, Türkiye'nin sokaklarında yaşanan duygu da önemli bir çalışma alanı.
■ MİT Başkanı İbrahim Kalın sürecin başında Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'tan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e kadar siyasetin her kademesiyle görüşmeler yapmıştı. Meclis Başkanı Kurtulmuş, MİT Başkanı Kalın'ı bir kez daha Komisyon'a davet etmişti. Gerek Gazze gerek Afganistan-Pakistan çatışmanın sonlandırılması gibi yoğun mesai trafiğinin ardından, Komisyon'daki dinlemeler de sona erdiğine göre Kalın'ın yakın bir gelecekte tekrar Meclis'e gideceğini düşünmek hata olmaz. MİT Başkanı, siyasetin görev alanına son derece saygılı ve her siyasi görüşün tatmin olacağı bir çerçevenin ortaya çıkması için çabalıyor. Bu çalışmalar yapılırken, Türkiye'deki sokakların huzuru ve tatmini birinci öncelik pozisyonunu da koruyor. Güvensizliği güven ortamına dönüşmesi için kitlelerin psikolojileri de dikkate alınıyor elbette.
■ Sonuç olarak devam eden, umutlu olmak adına halen sebeplerimiz olan bir sürecin tam ortasındayız. PKK'nın dün yaptığı açıklama, sürece karşı olan ülkeler ve süreci baltalamak adına provokasyonlara girişen gruplara rağmen başladığımız noktadan ileride olduğumuzu bize gösteriyor. Daha alınacak çok mesafemiz var ama ilk düğmelerin doğru iliklenmiş olması önemliydi.
■ Dünyada İsrail ve İran'ın üzerinde anlaştıkları tek konunun Türkiye'nin terörle oylanması ve PKK'nın varlığını sürdürmesi olduğunu düşününce, gelinen nokta daha da anlam kazanıyor…

28