Oğlum bak git...

2012 yılıydı, 16 yaşındaki bir delikanlı bir genç elinde kemerle bir temizlik işçisinin üzerine yürüyor, temizlik işçisi de oğlum bak git diyordu. O video milyonlarca kez izlendi, aynı isimle filmi bile çekildi.Biz çok eğlendik ama olayın iki kahramanı için hayat öyle olmadı.Temizlik işçisi Selçuk Kahraman kasten yaralama suçunda 3 yıl 9 ay hapis cezası istemiyle yargılandı, 740 lira para cezasına çarptırıldı. Olayda kullanılan süpürgenin de Gölcük Belediyesi'ne iadesine karar verildi.O zaman 16 yaşında olan delikanlı en son 4 sene önce haber oldu. Bir fabrikada işçi olarak çalışıyor, mesai arkadaşlarının "Oğlum bak git" şakalarıyla uğraştığını anlattı.O olaydan sonra temizlik işçisiyle zaman zaman karşılaşmışlar ama hiç konuşmamışlar.Bunca bilgiyi "Oğlum bak git" lafının, aslında "dayılık yapıp başımı belaya sokma" demenin özeti olduğunu anlatmak için yazdım.Bugün Ege'nin öte yakasındaki Başbakan Miçotakis'e rakamlarla "Oğlum bak git" demek zorunda olduğumuz için bu hatırlatma gerekliydi...Yunanistan ile Kıbrıs harici 5 sorunumuz var.Birincisi ve en önemlisi Yunanistan'ın kara sularını 12 mile çıkarma konusunda aldığı karar ve Türkiye'nin bu kararı savaş sebebi sayacağını ilan etmiş olması.Lozan Antlaşması, Ege'de bir denge kurmuş ve Türkiye ile Yunanistan'ın karasularını 3 mil olarak belirlemişti.Yunanistan 1936'da karasularını 6 mile çıkardı, o dönem ki olumlu havada Türkiye buna ses çıkarmadı.Kıbrıs sorunun alevlendiği ve Yunanistan'ın Lozan Antlaşması'na aykırı olarak Ege adalarını silahlandırmaya başladığı 1964 yılında Türkiye de karasularını 6 mile çıkardı.1974 Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra Yunanistan kara sularını 12 mile çıkarma girişiminde bulundu, Türkiye 15 Nisan 1976'da bu durumu savaş sebebi sayacağını resmen ilan etti.1982'de imzalanan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, kıyıdaş ülkelere karasularını 12 deniz miline kadar ilan etme hakkı verdi.Yunan Parlamentosu, Türkiye'nin tarafı olmadığı bu anlaşmaya dayanarak 1 Haziran 1995'te "uygun bir zamanda" Ege'de karasularını 12 deniz miline çıkarma hakkını elinde tuttuğu kararını aldı. Türkiye de, böyle bir durumun savaş sebebi olacağını bir kez daha ilan etti.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6767339;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6767339;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarozay-sendiroglum-bak-git-6767339' });Ege'de Yunanistan'ın kara sularını 12 deniz miline çıkarması demek Ege'de Yunan karasuları oranının yüzde 40'tan yüzde 70'e çıkması anlamına geliyor. Türkiye kara suları da yüzde 10'unun altına düşüyor.Yıllardır müzakeresi devam eden birinci ve en önemli konu bu.Atina'nın sık sık bağırdığı bir diğer konu da hava sahası ihlali iddiası. 1931 yılında Yunanistan hava sahasını 10 mil olarak ilan ettiğinde deniz karasuları 3 mildi. O günden beri bu konu aslında bir sorun.Deniz karasularıyla hava sahası aynı olmayan tek ülke Yunanistan.Yunanistan ile Ege'de bu sorunlarımız var ama Yunanistan aynı zamanda bir Doğu Akdeniz aktörü olduğu iddiasında.Meis Adası, Türkiye'ye 2 kilometreden daha yakın, Yunanistan ana karasına ise 580 km'den daha uzak.Atina diyor ki, Meis Adası'nın 40 bin kilometrekare genişliğinde bir deniz etki alanı var.Bu garip iddiaya kimse gülmüyor aksine ciddiye alanlar da var ve Yunanistan bu tezini sağlamlaştırabilmek adına bir de "Adalar Devleti" olduğunu iddia ediyor. Oysa kocaman bir ana karası var.Diğer iki sorun Kardak örneğinde olduğu gibi aidiyeti belirsiz kaya parçalarından oluşan adalar ile Yunanistan'ın Lozan'a aykırı olarak silahlandırdığı Ege Adaları...Atina hem tüm kaya parçacıklarını istiyor hem de "Adaları silahlandırmak egemenlik hakkım, Türkiye egemenlik hakkıma müdahale ediyor" diye bas bas bağırıyor.Yunanistan'ı yönetenleri aptal insanlar değil...Türkiye ile topyekûn bir savaşa girmeyecek kadar akıllılar ama amaçlarına ulaşmak için tam gerginlik ve hatta saatler içinde sona erecek bir çatışmaya da asla hayır demeyeceklerdir.Bu sayede Avrupa Birliği'nin ve ABD'nin Türkiye'yi yaptırım ve ambargo yağmuruna tutacağını, ekonomiyi çökerteceklerini ve Türkiye'nin tüm Avrupa kurumlarından dışlanacağını düşünüyorlar.Yunanistan, tek başına rekabet edemeyeceğini bildiği Türkiye yerine "Batı'dan izole edilmiş Türkiye" ile karşı karşıya kalmak istiyor.Burada hesaplayamadıkları risk, göze alamadıkları gerçek şu, sıcak bir çatışma çıkması durumunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi "Ateşkes" kararı alıncaya kadar acaba ne yaşanır"Türkiye'ye karşı toprak kaybeden bir siyasetçi Yunanistan'da bırakın siyaset yapmayı sokağa dahi çıkamaz.Yunanistan'ın hesap edemediği başka şeyler de var...Yunanistan yaşlanan ve nüfusu azalan bir ülke.2050'de nüfusu bir milyon 2070'te de yaklaşık 2 milyon kişi azalmış olacak.Yine 2050'de