*İsrail'in ana televizyon kanalında, bir sunucu Gazze'deki açlığın dünyada nasıl haberleştirildiğini anlatan ve Tel Aviv propagandasına uygun yayının sonunda aniden "Belki de artık bunun bir halkla ilişkiler başarısızlığı değil, ahlaki bir başarısızlık olduğunu kabul etmenin zamanı gelmiştir" cümlesini kurdu.
*Oğlu 2006'da İsrail Ordusu adına Lübnan'da savaşırken ölen ama her zaman barıştan yana bir tavır geliştiren, kitapları 30'dan fazla dile çevrilmiş İsrailli yazar David Grossman, İtalyan gazetesi La Repubblica'ya konuştu, 'derin bir acıyla ve kırık bir kalple' ülkesinin Gazze'de 'soykırım' yaptığını söylemek zorunda olduğunu belirtti.
*Rehine aileleri değil sıradan insanların katıldığı Tel Aviv'deki savaş karşıtı protestolarda aktör Yossi Zabari, İsrail'i açıkça soykırımla suçladı. Zabari, "Bizi eylemin kendisinden daha çok korkutan kelime bu" dedi.
* İsrail'de bulunan 5 üniversitenin rektörü Netanyahu'ya açık bir mektup yazdılar: "Birçok İsrailli gibi biz de Gazze'deki manzaralardan, her gün açlık ve hastalıktan ölen bebeklerden dehşete düşüyoruz. Holokost'un dehşetini yaşamış bir halk olarak, masum erkek, kadın ve çocuklara yönelik acımasız ve ayrım gözetmeyen zararları önlemek için elimizdeki her türlü yolu kullanma sorumluluğumuz da var."
* Awdah Hathaleen 31 yaşında bir İngilizce öğretmeniydi. Bir barış aktivisti olarak bölgeye giden herkesin tanıdığı, sevdiği isimdi. Oscar ödüllü 'Başka Toprak Yok' filminde rol alması onu daha da tanınır birisi yapmıştı. Bu hafta bir Yahudi işgalci tarafından öldürüldü. Hathaleen'i öldüren işgalci Yinon Levi, insan hakları gözlemcileri tarafından iyi bilinen ve Birleşik Krallık, AB ve daha önce Biden yönetimi döneminde ABD tarafından yaptırım uygulanan bir isim. Bölgede yasadışı bir tarım karakolu işletiyor. Levi, 3 gün ev hapsinde tutuldu sonra serbest bırakıldı. Katledilen Hathaleen'in akrabaları halen tutuklu durumda. Dünya üzerindeki Yahudi gruplarda etkisi bilinen İsrailli-Amerikalı barış aktivisti Mattan Berner Kadish katledilen arkadaşının ardından şunları yazdı: "İsrailliler olarak kim olduğumuz ve ülkemizin nasıl görünmesini istediğimizle ilgili olmalı. Yinon Levi ve Ben Gvir gibi insanların İsrail'in yüzü olup olmadığına karar vermeliyiz; İsrail bu hale geldiyse, binlerce yıldır hayalini kurduğumuz şey buysa, o zaman başardınız. Ama ben olmayacağım."
* Financial Times'ın çarşamba günkü haberine göre Trump, yakın zamanda bir Yahudi kampanya bağışçısını, MAGA tabanının İsrail'e karşı cephe almaya başladığı konusunda uyardı. Trump'ın ismi açıklanmayan "önemli" bağışçıya, "Halkım İsrail'den nefret etmeye başlıyor" dediği aktarıldı.
* Dünya genelinde politikacıların ne yaptıkları değil ama sokakların ne dediği çok önemli. Kanal 12'de yayınlanan bir ankete göre, Gazze'deki savaş uzadıkça İsraillilerin yüzde 56'sı, Yahudi devletine yönelik küresel eleştirilerin artması nedeniyle yurtdışına seyahat edemeyeceklerinden korkuyor. Korku bir kere kapıdan içeriye girdi mi, arkası çorap söküğü gibi gelir. Netanyahu sadece bir soykırımcı değil halkının korku duymasına neden olan adam oldu aynı zamanda.
* 2. Dünya Savaşı'ndan beri Batı hep birlikte hareket eder. Ukrayna savaşında halen kolektif bir tavır içerisindeler, geçen sene İsrail'e destek konusunda da hep ortak adımlar atıyorlardı. Şimdi o görüntü değişti. Fransa, İngiltere, Kanada gibi ülkeler, Filistin'i tanıma kararı alarak, Washington ile ayrışmayı seçtiler. Önemli bir kırılma noktası bu. Netanyahu, 80 yıllık bir geleneği de bitiren adam oldu. ABD'nin atıp tutmasına bakmayın, Batı'nın parçalanmaması için Gazze'deki soykırımın bitirilmesi gerektiğinin onlar da farkındalar.
* Bu konuda Trump'tan bir işaret fişeği de geldi aslında. Politico, Trump'a yakın kaynaklara dayandırdığı bir haber yayımladı önceki gün. Habere göre ABD Başkanı, Netanyahu'nun kendi siyasi ihtiyaçları nedeniyle savaşı uzattığını düşünüyormuş. Bu bilinçli sızıntı Netanyahu'ya eğer durmazsa işlerin değişebileceğine dair mesaj veriyor.
Anadolu Ajansı vesoykırım
* Gazze'de olup biteni değil ama Batı'nın bakışını uluslararası medya kuruluşlarının yorum ve analizlerinden takip etmeye çalışıyorum. Bu ara nereye baksam karşıma Ali Jadallah ve Anadolu Ajansı adı çıkıyor. Time'dan, Stern'e, El Cezire'den BBC'ye, Washington Post'tan, New York Times'a, her yerde Ali'nin ve Anadolu Ajansı'nın imzasını görüyorum. Ajans tarihinde, bu kadar kısa sürede, dünya medyasında bu kadar çok imzası olan bir başka dönem yaşandığını sanmıyorum.
* Gerek Ukrayna-Rusya savaşı, gerek Gazze'de yaşanan soykırımın bize gösterdiği bir gerçek var. İletişim savaşı en az cephedeki savaş kadar önemli. Dünyada etkin uluslararası bir ajans olmak son derece önemli bir iş günümüzde. Anadolu Ajansı daha çok dilde yayın yapmalı, bu yönde atılan adımlar daha da cesaretlendirilmeli.