■ Biz sadece savaşların haberlerini veren bir gazete değiliz. Bizim de savaşlarımız var. Son "Milliyet'ten mektup"tan bu yana binlerce dönüm ormanımız yok oldu, orman yangınlarını söndürmeye çalışan canlarımız gitti. Ormanlarda kalan yanıcı ve tutuşturucu maddelerin ne kadar büyük bir tehlike yarattığı, dip temizliği yapılmış bahçeler yangından kurtulunca ortaya çıktı. Geçen yazdan beri Milliyet çalışanları ve okurları yerel yönetimler ve vatandaşlarımızla birlikte ormanlara girmiş, dip temizliği yapmıştık. Sonra da Muğla'da Kıyı Belediyeler Birliği Başkanları'yla beraber bir sempozyum düzenlemiştik. Orman yangınlarıyla mücadelenin yangın sezonundan önce başladığını bildiğimiz için ilkbahardan itibaren uyarıcı bir sürü de yayın yaptık. Bu, Milliyet'in bitmeyen savaşlarından birisi.
■ Milliyet'in ormanlar için verdiği savaşta zaman zaman popülizmle de mücadele etmemiz gerekiyor. Herhangi bir arama motoruna "Orman yangınları karadan söndürülür" yazarsanız karşınıza onlarca Milliyet haberi ve yorumu çıkar. Bu sene ülkelerdeki orman yangını filolarının haberlerini yaptık. Türkiye, orman varlığına oranla dünyanın önde gelen filolarından birini kullanıyor. Normal şartlarda bir gazete sadece kendisinin yapıp diğer gazetelerin yapmadığı haberlere sevinir ama ormanlar söz konusu olduğunda, orman işçilerinin aldığı yangın söndürme ders saatini, orman mühendisi yetiştiren fakültelerdeki ders programlarında olmayan yangın başlığını sadece biz yazdığımız için üzülüyoruz.
■ Milliyet'in bir diğer savaşı da israfa dair. Temmuz 2023'de "Çöpe Giden Milyarlar" diye başta serpme kahvaltı olmak üzere yaptığımız israfın maliyetini Türkiye'ye duyurmuştuk. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı'nın açıkladığı yeni rapor ne kadar haklı olduğumuzu ortaya çıkardı bir kez daha. İsraf konusunda sadece gıda ürünlerinin peşine düşmedik. Devletin bedava dağıttığı ders kitaplarını hurda kağıtçılara satan okulları da biz ortaya çıkardık, geçen seneden beri bu çirkinliği yapamıyor kimse. Milliyet olarak Türkiye'ye borcumuzdur bu kavgayı sürdürmek de...
■ Bugün yeni bir savaşa daha başlıyoruz, daha doğrusu çeşitli muharebeler şeklinde sürdürdüğümüz savaşımızı şimdi cephe savaşı haline getiriyoruz. Bu savaşın adı "Su". Yeni kaynaklar bulmak, daha büyük barajlar istemek, belediyeleri göreve çağırmak yerine önce bizle başlıyoruz savaşa. Dolabımızda giymediğimiz her bir kot pantolon 18 bin litre suya mal oluyor. İsrafta konuştuğumuz domatesin, biberin de bir su ayak izi var. Artık sofralarımızda daha fazla yer bulan tropikal meyvelerin su maliyetine inanamazsınız. Fransız siyaseti çok hoşlandığım bir siyaset biçimi değil ama Fransızların "Eskiden ihtiyaçlarımızı gidermek için alışveriş yapardık şimdi sadece mutlu olmak için yapıyoruz" sözünü çok önemsiyorum. Bugün başlayan yazı dizimizde yer alan bilgiler, "Yılda iki kere giyilecek bir kot pantolon için 18 bin litre su harcamaya değer mi" diye düşünmemizi sağlarsa ne ala. Tatlı suyun büyük kısmını tarımda kullandığımız için arkadaşlarımız tarlalardaki duruma da bakıyorlar. Vahşi sulamanın yol açtığı israfı ve toprağa maliyetini, damla sulamanın yaygınlığını bu savaşta sizlere aktaran taraf olacağız. Elbette doğayla kavga etmeyen şehirleri de Çin ve Baltık ülkelerinde yaygınlaşan Sünger Şehir örnekleriyle anlatacağız sizlere. Türkiye'nin her sorunu bizim için girilmesi gereken bir savaş alanıdır.
■ Milliyet için Türkiye'nin ulusal güvenliğini takip etmek ve savunma sanayii haberciliğinde öncü olmak önemli bir misyondur. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında "Ordu-Millet El Ele" kampanyasını başlatan ve ilk milli adımlarda izi olan gazeteyiz biz sonuçta. Türkiye'nin Eurofighter alma kararını, Eurofighter uçaklarla beraber Meteor füzelerinin de envantere gireceğini ilk duyuran Milliyet oldu hep. Türkiye'nin menfaatleri söz konusu olduğunda kurumsal dikkatimizi sonuna kadar çalıştırıyoruz. Mesela Yunanistan'ın ilan ettiği iki deniz parkıyla ilgili Kathimerini'de geçen sene yayımlanan taslak haritayla, bu sene açıklanan harita arasındaki farkı sadece Milliyet yazdı. Atina'nın deniz parkı alanları Türkiye kıyılarından uzaklaştı, diğer alanlarda genişledi. Türkiye'nin ulusal deniz planlama haritasının haberini de ilk veren gazete Milliyet'in doğal refleksidir bu dikkatli takip. 75 yıllık geçmişimizden gelen bir refleks de diyebiliriz bu ısrarlı takibe.