Milliyet ve barışın dili...

■ Konuşmalarında özgürlükten en çok bahsedenlerin, konu kendileri olduğunda ifade özgürlüğüne karşı çıkmaları bir Türkiye klasiğidir.

Bunun son örneği DEM Partili Pervin Buldan'ın yaptığı açıklama oldu.

Buldan, İmralı'da yaptıkları son görüşmede Öcalan'ın medyayı eleştirdiğini ve sürece karşı çıkan yorumlara iktidarın müdahale etmesi gerektiğini söyledi.

Açıklamada yer alan "düşmanca dil" kavramına özellikle takıldım. Netanyahu ve ortakları Gazze'de yaşanan soykırıma dair eleştirileri hep anti-semitizm, hep Yahudi düşmanlığı olarak sunmaya çalıştılar ya, burada da benzer bir taktik var.

Bir yanda ABD-İsrail destekli SDG, özerklik arayışında destek bulmaya çalışırken, İmralı'dan Suriye'deki Arap aşiretlere SDG'ye destek çağrıları gelirken, medya insanların kafasındaki sorularıseslendirir, Washington ile Mazlum Abdi arasındaki ilişkileri sorgular.

Bu sorgulama düşmanlık değil, aksine kalıcı bir sonuca ulaşmak için gerek şarttır.

Mesajın ikinci kısmında yer alan iktidar gereğini yapsın çağrısına gelince, bu çağrıyı son derece samimiyetsiz buldum.

İktidar, terörle ilişkili belediye başkanlarını mahkum olduklarında görevden alıp, yerine kayyum atadığında yasaların gereğini yerine getiriyordu.

Bu uygulamaya en çok itiraz edenlerin iktidara yönelik "gereğini yapsınlar" çağrısı kendi adlarına da büyük bir çelişkidir.

■ Milliyet, çocukların katledildiği, soykırımın yaşandığı dönemlerde olayları, dil, din ya da deri rengine göre değil, uluslararası hukuka ve vicdana göre değerlendirir, katledilenlerin, soykırıma uğrayanların yanında konumlanır. 7 Ekim 2025 tarihli Milliyet'in birinci sayfası bu duruşumuzun örneklerinden birisidir. Soykırımın 730'uncu gününde Gazze'de çekilen 730 çocuk fotoğrafıyla acının resmini yaptı arkadaşlarım. Sistematik yok ediş politikasını gösteren tüm rakamları çıkardılar ve hepsini size sunduk. Bizim için başka soykırımları engellemenin yolu, yaşananın ne olduğunu bilgiyle tanımlamaktan geçiyor. Bu sadece bugüne değil, geleceğe de mesajımızdır.

■ Gazze'deki ateşkes planında Türkiye'nin rolünü anlattığımız, ortaya çıkan metindeki bazı maddelerin MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın 7 Ekim'den önce de üzerinde çalıştığı dosyada yer aldığını yazdık. Yine aynı manşette MOSSAD'ın Türkiye operasyonlarının nasıl engellendiğini ve bir provokasyona karşı MİT'in Türkiye'deki tüm örgütler üzerindeki tam saha baskınını size anlattık. O haberin içerisinde toptan alınmış bilgiler yoktu. İki yıldır takip ettiğimiz birden çok olayın sonucunu netinde görünce o manşeti attık. Gazze Görev Gücü'nde Türkiye'nin hangi kurumlarıyla yer alacağına dair bilgileri okurlarına ilk aktaran gazete yine Milliyet oldu.

■ Gurur duyduğumuz bir diğer özelliğimiz de meseleleri takip etme ısrarımız. İzmir'de karakola saldırı düzenleyip, polislerimizi şehit eden o küçük terör zanlısının hikayesini herkes unuttu biz unutmadık. Arkadaşlarım DAEŞ'in sanal alemde oluşturduğu terör kamplarını, çocuklarımızı nasıl hedef aldığını anlatan bir dosya haber çalışması yaptılar. Başka çocuklarımız bu terör tuzağına düşürülmesin diye haberi manşetimize çektik. Bir başka mesele trafikte, sokakta, yasalara saygılı insanlara saldıran şehir magandalarıydı. Onların silaha nasıl ulaştıklarını defalarca manşet yaptık, bu konudaki yasa ihtiyacını ve yapılan çalışmaları yakından takip ettik. Meclis'te görüşülen kanun teklifi bizim için kamunun zaferidir.