İsrail'in TV2 kanalından bir muhabir, kameraman ve çevirmenleri 2009 ilkbaharında Kasımpaşa, Dereboyu Caddesi'ndeki büyük bir mağazadan içeri girdiler.
Önce kendilerini tanıttılar, ardından Türkiye ile ilgili bir dosya hazırladıklarını ve Erdoğan'ın İsrail ile olan probleminde yetişme tarzının etkisi olup olmadığını öğrenmek istediklerini, eğer kabul edilirse bir röportaj yapacaklarını söylediler.
Bilerek mi geldiler halen bilmiyorum ama konuştukları kişi, Türkiye'nin iki üniversitede okumuş tek milli futbolcusuydu.
Ailesi 1902'de Kasımpaşa'ya gelmiş, kendisi 1940 yılında doğduğunda babası Kasımpaşa karakolunun komiseri olan birisiydi.
"Hay hay, elbette konuşurum" dedi, mikrofon takıldı, kamera kayda başladı.
"Erdoğan'ın İsrail ile olan probleminde yetişme tarzının etkisini soruyorsunuz ya, elbette etkisi var. Bizim semtimizde güçlünün zayıfa sistematik olarak zulmetmesine, acı çektirmesine izin verilmez. Eğer sistematik olarak öldüren, acı çektiren Filistinliler olsaydı, Başbakan bu kez İsrail'in yanında olurdu. Aradığınız cevap dini gerekçelerse bu cevabı bulmazsınız. Davos'ta Başbakan, sizin Cumhurbaşkanınıza Tevrat'ın "Öldürmeyeceksin" maddesini hatırlattı değil mi Bizim dinimiz, sizin dininizi yok saymaz. O zaman sorunu Erdoğan'ın Yahudiliğe bakışında değil, İsrail'in kendi kutsal kitabına uymamasında aramalısınız."
İsrail TV2 ekibi, kaydı bitirdi, medeni şekilde mağazadan ayrıldı.
Profesyonel hayatı 1970'lerin sert ve kanlı dönemlerinde toplu sözleşme müzakerelerinde geçmiş, emekli olduktan sonra semtinden kopamayıp, aile işletmesine dönmüş olan adam, oğlunu aradı, yaşananları ve söylediklerini aktardı.
Oğlu hemen Tel Aviv'de yaşayan, Türkiye göçmeni bir Yahudi gazeteci Rafael Sadi'yi aradı, durumu özetledi ve yayınlandığı zaman programı mutlaka izlemesini ve babasının konuştuğu bölümün kaydını kendisine ulaştırmasını istedi.
İki hafta kadar sonra Rafael Sadi geri aradı, "Program yayınlandı ama içerisinde babanın röportajı yoktu" dedi.
Beklenen bir sonuçtu ne oğlu ne de babası hiç şaşırmadı bu sansüre...
★ ★ ★
İsrail Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Ran Ben Şimon, geçen hafta Atina'ya gitti.
Hapoel Beersheba ile AEK Atina arasındaki maçı seyredecekti.
Yardımcısıyla sokakta yürürken İbranice konuştuklarını duyan birisi onlara müdahale etti, "Özgür Filistin" diye bağırdı.
Bu hafta Girit dahil çeşitli adalarda İsraillilerin ülkelerine ayak basmalarını istemeyen Yunanlılar ile polis arasında çatışma çıktı.
Dün İsrail medyası, İtalya'da tuvalet sırası beklerken taciz edilen baba-oğlun haberini veriyordu.
Son 10 gündür, İspanya ile Fransa arasında 30 civarında Fransız Yahudi'si gencin, inançları yüzünden mi yoksa uygunsuz davranışları nedeniyle mi yolcu uçağından indirildiği tartışması yaşanıyor.
Bu pazartesi dünya genelinde Yahudiler için en büyük tehdit, Netanyahu'nun yaptığı soykırım diye yazmış, İsrail büyük kaybedecek demiştim.