Fes ile şapkanın yolu kesişince...

Fes ile şapka, Türkiye'nin en fazla karşı karşıya getirilen sembolleridir.Oysa fes ile şapkanın hikâyesi birbirine çok benzer, ikisi de ilk başta ciddi bir kabul sorunu yaşar.O dönem yaşananları anlamak için Bolulu bir halk ozanının hikâyesine bakmak gerekir:Âşık Dertli adını duymamış olabilirsiniz.Adını duymasanız bile sazı için söylediği "Şeytan bunun neresinde" türküsünü mutlaka duymuşsunuzdur.İşte o Âşık Dertli için Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nde şunlar yazıyor:"2. Mahmud'un yaptığı fes inkılabı başlangıçta halk arasında tepkiyle karşılandığında Hüsrev Paşa, Dertli'yi teşvik ederek fes redifli bir kaside yazdırdı. Fes ve fes giymeyi övdüğü bu kasidesiyle sarayın iltifatını kazanan Dertli'ye Çağa ayanlığı verildi." Fes giyilmesini teşvik eden mısraları sadece Âşık Dertli yazmadı.Erzurumlu Emrah, Âşık Şem'i, Bayburtlu Zihni halk edebiyatında; Sünbülzade Vehbi, Diyarbakırlı Osman Nuri ve Lebib gibi isimler de divan edebiyatında fes üzerine kalem oynatan isimler oldular.Kavuk gidip fes geldiği zaman gösterilen direncin bir benzeri de fes gidip şapka geldiğinde yaşandı bu topraklarda.Tarih tekerrür etmez derler, bizim coğrafyamızda eder.Fes ile şapka siyasi rakip haline getirildikten sonra kökenleri çok tartışıldı.Fesi geçmişte Romalılar, Bizanslılar, Rönesans döneminde İtalyanlar ve Yunanlıların kullandıkları çok söylendi, doğru da.Fakat garip bir şekilde Anadolu'ya aittir fes.Frigya Kralı Midas'ın icat ettiği Frigya Külahı fesin dünya üzerindeki ilk örneği olarak kabul edilirOsmanlı'da fes 2. Mahmud döneminde mecbur hale gelmiş olsa da aslında geçmişi daha eskidir.Mesela Evliya Çelebi Seyahatname'sinde Kasımpaşa'yı anlatırken bahriyelilerin fes giydiklerinden söz eder.Fes, 2. Mahmud döneminde eşitlikçi, Müslüman ve gayrimüslim arasındaki giyim farklarını ortadan kaldıran bir özelliğe sahipti. Eşitlikçi bir parçayı, ayrıştırıcı hale getirmek de aslında bizim başarımız (!) oldu.Fes siyasi simge olur mu sorusunun cevabı basit: Oldu bile ama Osmanlı'da değil, Balkan coğrafyasında.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6686391;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6686391;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarozay-sendirfes-ile-sapkanin-yolu-kesisince-6686391' });Bir grup aydın Hırvat gencin öncülük ettiği Güney Slavist fikirleri savunan İlirya Hareketi, fesin üzerine hilal üzerine üç yıldız motifi takarak görüşlerini belirtmişlerdi.Kafa karıştırıcı oldu biliyorum ama fesi sadece Müslümanlar takmıyorlardı. Hilal ve üç yıldız kısmına gelince, Balkanlar'da İslamiyet öncesi de önemli bir sembol olarak kabul edilir hilal ve yıldızlar.Fes'in aslında en masum kullanımı Osmanlı topraklarında oldu, Fransız ve İtalyanların Afrika sömürge askerleri de fes giyiyorlardı.Daha da kötüsü 2. Dünya Savaşı sırasında Nazilerle iş birliği yapan Kudüs Başmüftüsü Emin El Hüseyni'nin çağrılarıyla Bosna'da oluşturulan SS birliğinin askerleri fes giyiyor, üzerine de gamalı haç motifi takıyorlardı.Fes melesini sadece Türkiye üzerinden tartışmaya çalışmanın ne kadar büyük hata olduğunu anlamak adına aklımızda kalmalı bunlar.Gelelim işin kendi adımıza utanmamız gereken kısmına...Osmanlı'da fes üretimini artırmak için çok şey