Ankara-Washington ilişkilerinde tek konu Suriye ya da Gazze ateşkesi değil.
Önümüzdeki dönemde ABD'den gelecek iki talep olacak.
Bu taleplerden birisi İsrail ile ilgili.
ABD'nin Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack, Bahreyn'de düzenlenen bir forumda konuştu.
Önce, "Türkiye ile İsrail savaşmayacak" dedi, ardından da "Hazar Denizi'nden Akdeniz'e kadar bir işbirliği görecekseniz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail'de bu soykırımcı kabine işbaşında olduğu sürece Tel Aviv ile işi olmaz.
Kabine değişir, Tel Aviv iki devletli çözüm konusunda samimi adımlar atarsa, ancak o zaman bir diyalog başlayabilir ama iş birliği hayali kısa ve orta vadede mümkün değil.
Yine de bu sözleri, Washington'ın iki ülke arasında çatışma istemediğinin bir kanıtı olarak kabul edebiliriz.
Şara'nın Beyaz Saray'da kabul edilecek olması da ABD'nin, Türkiye-İsrail çatışma alanı olarak görülen Suriye sahasında riski azaltma çabası olarak kabul edilebilir.
Yine de Trump'ın Şara'dan neler isteyeceğine özellikle de SDG'nin Şam'a entegrasyonu için söyleyeceklerine bakmamız gerekiyor.
★★★
Gelelim ABD'nin Türkiye'den istediği, isteyeceği, bir diğer adıma.
Washington, Türkiye-Libya ve Yunanistan-Mısır arasında imzalanan anlaşmalardan sonra çakışan münhasır ekonomik bölgeler konusunda bir zirve düzenlemeye çalışıyor.
Plan, ABD'nin Türkiye, Yunanistan, Mısır ve Libya'yı tek bir masa etrafında toplama çabası olarak kabul edilebilir.
Burada sorunlu 3 tane alan var.
Birincisi, ABD enerji devi Chevron, Girit'in Libya sahasına düşen bir alanda Yunanistan'dan arama izini aldı.
Gelen bilgiler Chevron'un şu anda Libya ile görüşmeler yaptığı ve enerji kaynaklarının çıkarılması konusunda iş birliği aradığı yolunda.
Chevron deyip geçmeyelim, Trump'ın ilk başkanlık dönemindeki ilk dışişleri bakanı Chevron'un CEO'su olan isimdi, dolayısıyla Chevron'u dikkatle izlemek lazım.
İkinci sorunlu alan, 6-8 Kasım'da Atina'da yapılacak olan enerji zirvesi.
Atina, çok önemliymiş gibi göstermeye çalışıyor; dünyanın en önemli zirvesi değil ama ABD Enerji Bakanı ve Trump yönetiminden 3 isim daha zirvede olacak.
Bizim için sorunlu olan alan, ABD'nin yanına Yunanistan, İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi'ni alarak iş yapma iştahının henüz geçmiş olmaması.
Trump Yönetimi, Doğu Akdeniz'deki enerji gerginliğinde bugüne kadar net bir siyasi tavır almadı ama Biden'ın açıkladığı Hindistan'dan başlayıp, İsrail'in Hayfa Limanı'na ve oradan da Pire Limanı'na gitmesi planlanan projeden vazgeçmiş değiller.
Üçüncü sıkıntılı nokta, Lübnan ile Rum Kesimi'nin imzaladığı ekonomik münhasır alanlar anlaşmasının yürüyor olması.
Bu anlaşma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilan ettiği alanların bir kısmıyla çakışıyor.
Klasik engelleme politikamızın yanına, daha radikal bir adım eklemek mümkün mü diye bakabiliriz de..
1960 Kurucu Antlaşması maddelerine göre Kıbrıs Cumhuriyeti, İngiliz Milletler Topluluğu haricinde her istediği yere üye olamaz.
Rum Kesimi halen Kıbrıs Cumhuriyeti'ni sürdürdüğünü iddia ettiğine ve Türkiye, AB'ye üye olmadığına göre, bu konuda eski defterleri açmak mümkün olabilir.

20