Sabah selası

BELLİ bir yaştan sonra sadece şairleri dinlemek ister oldum. Aldığım nefesin, görüpte farkedemediğim doğanın yani mavinin,yeşilin ve en önemlisi aşkın ve hevesin tadını şiirlerdeki gibi çıkarmak istiyorum. Fenerbahçe'yi düşünürken kelimeleri kullanamıyorum. Rakamları devreye soktuğumda ise kafam karışıyor. Çocukluğuma gidiyorum. Okul bahçesinde akşam ezanına kadar top oynayıp, yağlı salçalı ekmek ile günü bitirmenin zevkini unutamıyorum. Kaleye geçtiğimde kendimi Simoviç, şut çekerken Rıdvan olduğum anları özlüyorum. Bugüne geldiğimde ise futbol zevkim yavaş yavaş kaybolur gibi... Beklentilerim ve heyecanım erimeye başladı sanki. Belki de her şey güvenmekten geçiyor. Gönül verdiğin konuya veya izlediğin bir olaya inanamamak gibi...Kendimi kandırılmış hissediyorum. Şüphelerimi yenemiyorum. H H H
Kazanmak, bir şeyi başarmak dünyanın en güzel şeyi bence. Ama hakettiğinden emin olduğunda... Kasımpaşa maçındaki galibiyeti kabullenemedim lafın özü. Kazanılan penaltıyı içime sindiremedim. Hepsini geçtim,ortada olmayan oyunu nasıl konuşayım şimdi Elle tutulacak, övülecek bir yerini bulamıyorum. Şampiyonluğa oynayan ekibin en iyi oyuncuları iki beki ise nasıl beğeneyim Bu popülerlikteki bir takımın golcüsünü kalecisinin üstünlüğünü, 10 numarasını gündeme almamız gerekirken; biz sadece Ferdi ve Oosterwolde'yi konuşabiliyoruz. Göğüs kabartacak başka ne isim ne de oyun var ortada.


Sezon başında izlediğimiz başka oyunculardı sanki. Tempo yapabilen, baskılı oynayan, tuttuğunu koparan bir Fenerbahçe vardı. Uzun değil, sadece bir kaç ay önce böyleydi. Rakiplerinin çekindiği, çözüm bulamadığı bir takım izliyorduk. Zevkle, heyecanla... Fiziksel üstünlüğü de eriyip gitmiş gibi. Tarifi mümkün olmayan bir panik havası var şimdi. Böyle durumlarda liderin devreye girmesi lazım. Sakın bana "saha içi liderimiz var ya" demeyin. Tadic'i bana asla övmeyin, lütfen. Bir çok maçta F.Bahçe 10 kişi oynuyor sanki. Takımı sırtlasın diye getirilmiş ama takım onu taşıyor. İlginç olan bir şey de şu; en çok Tadic'in forması satılmış bu sezon. Teknik adam, teknik adam, teknik adam... Her şey onun eline bakıyor şu an. İyi analiz, yerinde müdahale, soğukkanlılık ve liderlik dersi vermeli hepimize. Rize'de Serdar Dursun'u oyuna alan antrenör ile Kasımpaşa maçındaki antrenör aynı olamaz. Oyuncu değiştirmek işi çözmek değildir. Önemli olan oyunu değiştirebilmektir. Hangi havada, hangi zeminde veya hangi atmosferde bunu kiminle veya kimlerle yapacağını bilmek değerlidir. Büyük teknik adamın kuşu taşa çarpmaz. Büyük teknik adam mucizelere ihtiyaç duymaz. Olağanüstü şeyler olacaksa zaten onun ajandasında bunlar vardır.