Efendiler Kulübü
Konuyu anlatırken; bir makalede,bir yazıda bazen de bir mecmuada okuduğumu söylerim. Aslında gerçek öyle değildir.
Daha inandırıcı olsun diye kendime şahit yaratırım. Tescillemek gibi yani. Halbuki kendi gözlemlerimi paylaşıyorum hep sizlere...
Yaşadıklarımı ya da izlediklerimi dile getiriyorum. Zaman zaman yanlızlığımı, arada da sahne tek başıma benimmişcesine binlere, hatta milyonlara hitap eder gibi duygularımı aktarıyorum. Bunları yazarken ise fonda en sevdiğim şarkıları dinliyorum genellikle.
Gündüzleri yazamıyorum işin garibi. Gecenin gelmesini bekliyorum. Mesela hiç görmeyen biri resim yapabilir mi sizce Hiç aşık olmayan biri şair olabilir mi Bilmediğimiz birçok şeyin bize uzak olan açıklamaları var hayatta.
Üzücü yanı ise, kazanmak yetmiyor insanlara.
Diğerlerinin kaybettiğini de görmek istiyorlar.
Seksenlerin sonlarına gitmek istiyorum.
Mahallede bilye oynarken futbola geçtiğim o yılları konuşmak istiyorum. Akşama kadar topun peşinde koşup,yorgun argın eve döndüğüm günleri anlatmak istiyorum. Kolumda saat yokken vakti akşam ezanı ile ayarladığımız o günleri anmayı seviyorum. Zaman öyle hızlı geçiyor ki inanması bile güç oluyor emin olun...
Bunları konuşurken bakın aklıma neler geldi şimdi... O yıllarda memur maaşları ayın birinde ödenirdi. Her ayın birinde; öğretmen olan babam maaşı aldığında, beni Alaşehir'in tek dönerci dükkanı olan Çakır'ın Yeri'ne götürürdü.
Tabaktaki o döner bitmesin diye ağırdan alıp, yavaş yavaş yerdim... Çünkü otuz gün o anı beklemek benim için pek de kolay değildi.
Her defasında ; babama sen de yesene derdim ve net cevap ile tok olduğunu söylerdi.
Evimiz lokantaya çok yakındı.
Benim döner merasimi biter bitmez eve geçerdik ve yirmi dakika önce ben 'tokum' diyen adam sanki iftar açar gibi iştahla tarhanasını ve bulgurunu bitirirdi. Yanında da bir tam ekmek...
Yıllar sonra anladım,o maaşın ikinci bir döner porsiyonunu karşılayamacağını...
Zaman zaman futbol konuşurken hayatımdan bu kesitleri veriyorum. Nereden,nasıl geldiğimizi unutmayalım diye... Eleştiri yaparken vicdansız görmeyin anlamında. Üçe kadar sayıyorum diye tehdit ederken araya iki buçuğu sokan bir kültürden geliyoruz ne de olsa...
Konu Fenerbahçe olunca gaddar olduğumu düşünüyorlar. Asla öyle değilim, gerçekçiyim.
Ben de övgü dolu sözler kullanmak isterim.
Özendirmek,tadını çıkarmak...Fakat ortada olumlu bir şey bulamıyorum. Manchester ve Trabzonspor maçlarından sonra tam da heveslenmişken hayaller yine suya düştü.
Üç gün önce öyle, bugün böyle...
Klasik Fenerbahçe.
Ne vazgeçebiliyorsun, ne de kefil olabiliyorsun... Geçen sezonun sacayağını tekrar konuşmakta fayda var. Olmazsa olmazı;
Ferdi, İsmail ve Fred'di. Ferdi gitti, tamam.