Hem yaşamda hem de siyasette en önemli şeylerden birisi tutarlılık ve samimiyettir. Bir kişinin tutarsız olması onun samimi olmadığının da göstergesidir. Bir kişinin samimi olmaması da tutarsızlığa yol açar.
Öte yanda insan yıllar içerisinde görüşlerini, değerlerini, ilkelerini değiştirebilir. İnsanın görüşlerini, değerlerini, ilkelerini değiştirdiğini gerekçeleriyle birlikte açıkça itiraf etmesi, tutarsızlık ve samimiyetsizlik olarak nitelendirilemez.
Aksine, bu durum olumlu yönde bir değişimi ve dönüşümü temsil ediyorsa bu samimi bir gelişme olarak nitelendirilir.
Ancak insan aynı anda veya kısa bir zaman dilimi içerisinde çelişkili ve tutarsız görüşler ifade ediyorsa bu bir samimiyetsizliğin de göstergesidir.
***CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisi ve ülkesi için çok çalışan ve büyük fedakârlıklar yapan, büyük emekler veren bir siyasetçidir. Özgür Özel hem söylem hem de eylem boyutunda siyaseten ve ahlaken de sık sık doğru yerde duran bir kişidir.
Ancak aynı Özgür Özel birçok defa çelişkiler ve tutarsızlıklar içine düşen ve bu nedenle de bazı konularda samimiyeti sorgulanan bir siyasetçi konumundadır.
Örneğin, bir yandan Mustafa Kemal Atatürk'ün, Kuvayı Milliye'nin, Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti'nin, Cumhuriyetin aydınlanma devrimlerinin, CHP'nin parti programında belirtilen temel ilkelerinin ve altı okun savunucusu olduğunu ifade eden Özgür Özel, bir yandan da kendisini bu ilkelerle ve değerlerle karşıtlık içerisinde olan durumlara sokmaktadır.
Özgür Özel'in, bağımsız Kürdistan devletinin kurulmasını savunan bir opera sanatçısının elini öpmesi; Türkiye'nin üniter ve laik yapısına karşı mücadele veren Şeyh Sait'in vatan haini olduğunu açıkça ifade etmekten çekinmesi; Şeyh Sait'i savunan DEM'li yöneticilerle aynı otobüsten halka seslenmesi; son olarak da, AKP, MHP, DEM tarafından kurulan TBMM'deki "süreç" komisyonuna katılma kararı alması ve bu komisyonda CHP'nin temel ilkeleriyle uyumsuz olan Sezgin Tanrıkulu ve Oğuz Kaan Salıcı gibi milletvekillerini görevlendirmesi, CHP tabanı ve seçmeni tarafından ciddi bir biçimde sorgulanmaktadır.
***Özgür Özel ve CHP yönetimi bu kararı gerekçelendirirken, "Kürt sorununun" ve "PKK terörü sorununun" TBMM çatısı altında kamuoyuna açık ve şeffaf bir biçimde ele alınmasını CHP'nin önerdiğini, CHP'nin kendi önerdiği bir çalışmanın dışında kalamayacağını ifade etmektedir.
Birincisi, Türkiye'nin ekonomi, tarım, sanayi, teknoloji, siyaset, adalet, yargı bağımsızlığı, özgürlük, eşitlik, laiklik, eğitim, sağlık, bilim, kültür alanlarında bir sürü ağır sorunu varken, Özgür Özel'in, AKP'nin, MHP'nin ve DEM'in ABD emperyalizminin güdümünde dayattığı yapay bir gündemin peşinden sürüklenmesi, baştan itibaren büyük bir hataydı.