ABD Devlet Başkanı Donald Trump göreve gelmeden kısa bir süre önce ve göreve gelir gelmez, dünyanın güvenliğini tehlikeye atan açıklamalarda bulunarak ve kararlar alarak, Joe Biden dönemindeki emperyalist politikalara yenilerinin ekleneceğini gösterdi.
Trump, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa son verilmesi konusunda girişimlerde bulunacağını açıklayarak, bu konuda Biden yönetimiyle belli bir ölçüde ayrıldığını ortaya koysa da, bunu açıklarken Rusya'yı tehdit etti, savaşın son bulmaması durumunda, Rusya'ya yönelik ekonomik yaptırımların artarak devam edeceğini açıkladı.
Trump aynı zamanda, Danimarka toprağı olan ve Rusya açısından stratejik öneme sahip olan Grönland'ın ABD'ye bağlanmasından söz etti; Kanada'nın bir ABD eyaleti olmasını savundu; Panama'ya ait olup küresel açıdan stratejik öneme sahip Panama Kanalı'nın yeniden ABD'nin kontrolüne girmesini ve Çin'in kanalın işletmesinde pay sahibi olmasına son verilmesini önerdi; Meksika Körfezi'nin adının ABD'de "Amerika Körfezi" olarak değiştirileceğini açıkladı!
Trump bununla da yetinmedi, iki komşusu Kanada'ya, Meksika'ya ve Çin'e yönelik gümrük tarifelerinin yükseltileceğini açıkladı; ayrıca Küba'yı terörizme destek veren ülkeler listesine aldı!
Böylece Trump, sadece Rusya'ya ve Çin'e değil, hem kuzeyindeki hem de güneyindeki komşularına ve yakın çevresindeki ülkelere de meydan okudu; göreve gelir gelmez, yedi ülkeyle olan ilişkilerine krizle başladı.
Rusya, Çin, Kanada, Meksika, Panama, Küba ve Danimarka hükümetleri, Trump'ın bu hayalperest ve tehlikeli çıkışlarını ciddiye almadıkları veya Trump'a kendisine çekidüzen vermesi için bir süre tanıdıkları için, şimdilik sert bir tepki vermediler.
Ancak Trump'ın bu politikalarında ısrarcı olması durumunda, hem Amerika kıtasında hem de Avrasya bölgesinde ve Asya kıtasında, yeni uluslararası krizlerin çıkması kaçınılmaz hale gelecektir.
Ayrıca Trump'ın, İsrail'in işgalci ve katliamcı politikalarına tam destek verdiği ve Filistinlilerin haklarını umursamadığı da dikkate alınacak olursa, Ortadoğu'da da barışın sağlanması konusunda bir gelişmenin yaşanması olanaklı değildir.
Trump, Paris İklim Antlaşması'ndan ve Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü üyeliğinden de çekilerek, küresel ısınma tehlikesinin önlenmesi girişimlerine de, salgın hastalıkların önlenmesine yönelik örgütlü küresel dayanışmanın sağlanmasına da büyük darbe vurdu.
Trump, devir teslim törenindeki dengesiz ve görgüsüz davranışlarıyla da kendisi hakkında var olan endişelerin artmasına neden oldu. Resmi bir devlet törenini siyasi miting alanına çeviren Trump, ABD'nin eski devlet başkanlarının önünde,