CHP'nin 21. olağanüstü kurultayı, AKP'nin CHP'nin üzerinde uyguladığı baskıların karşısında, birliğin ve beraberliğin sağlanması açısından önemliydi.
38. olağan kurultay hakkındaki soruşturmalara karşı hukuki önlem alınması amacıyla gerçekleşen kurultayda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in yüksek bir oyla yeniden genel başkan seçilmesi ve parti meclisi için sunduğu anahtar listenin olduğu gibi kabul edilmesi, olumlu gelişmelerden birisiydi.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasından sonra, Özgür Özel, meydanlarda ve sokaklarda büyük ve cesur bir mücadele başlattı. Bu kurultay sayesinde, Özgür Özel'in ve parti yönetiminin bu mücadelesinin genişlemesi ve daha da büyümesi için, önemli bir adım atıldı.
Parti meclisinin ve kadronun oluşturulmasında bazı olumsuz gelişmelerin yaşanması ise, CHP hakkında yıllardır var olan endişelerin ve kuşkuların devam etmesine yol açtı.
AKP'nin ve MHP'nin emperyalizmin taşeronluğunu üstlendiği bir ortamda, ayrıca emperyalist odakların, yıllar önce CHP'nin içine sızmaya başladığı bir dönemde, emperyalizme karşı kararlı bir mücadele verebilecek nicelikte ve nitelikte etkili bir kadronun kurulduğu söylenemez.
Ayrıca, uluslararası gelişmelerin Türkiye'nin hem dış politikasını hem de iç politikasını etkilediği bir ortamda, ulusal çıkarların korunması doğrultusunda etkili bir dış politika üretebilecek kadro da oluşturulamadı.
Öte yanda, Bilim Yönetim Kültür Platformu listesinden parti meclisi üyeliği için aday gösterilenlerin içinde, partinin kurumsal kimliğine ve temel ilkelerine sahip çıkan ve uzun yıllardır partiye üye olan bir akademisyen, yöneticilerin delegelere yağdırdığı talimatlarla sistematik bir biçimde üzeri çizilerek devre dışı bırakılırken, İslamcı siyasetten gelen, partinin temel ilkeleriyle bağdaşmayan bir kişinin, yöneticilerin delegelere verdiği talimatlarla "seçilmesi", Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığının sona ermesiyle CHP'de birçok şeyin değişeceğine dair umutlara gölge düşürdü.
Ayrıca Bilim Yönetim Kültür Platformu listesinden parti meclisine aday gösterilen isimlerin çoğunluğunun, partinin ve Türkiye'nin bilim ve kültür yaşamına katkı sunabilecek nitelikte kişiler olmamaları, bilim ve kültür alanında uzman olmamaları da önemli bir eksiklikti.
Parti meclisine, hem Özgür Özel'in anahtar listesinden hem de Bilim Yönetim Kültür Platformu listesinden seçilenlerin içinde birçok değerli siyasetçi bulunsa da, partinin kurumsal kimliği, ilkeleri ve liyakat ölçütleri açısından bakıldığında, yeterli sayıda kişinin parti meclisinde yer aldığı söylenemez.