New York'taki umut

New York ABD'nin en büyük kenti olduğu gibi, dünyanın da en büyük kentlerinden birisidir. New York aynı zamanda ABD'nin hem finans ve sermaye merkezi hem de kültür-sanat merkezidir. New York Üniversitesi, Columbia Üniversitesi, Modern Sanat Müzesi, Metropolitan Sanat Müzesi, Gugenheim Müzesi gibi önemli eğitim, kültür ve sanat kurumlarına ev sahipliği yapan New York, aynı zamanda dünyanın en iyi "jazz" ve "blues" kulüplerinin de yer aldığı kentlerin arasındadır.

Ancak New York aynı zamanda, ABD'nin finans ve sermaye merkezi olmasına da bağlı olarak gelir dağılımı dengesizliğinin ve sınıf çelişkilerinin en yoğun biçimde yaşandığı kentlerden birisidir. New York, ABD kapitalizminin merkezi olduğu gibi, ABD'nin dünyadaki kapitalizmin öncüsü olmasından dolayı, küresel kapitalizmin de en önemli merkezlerinden birisidir.

Bu nedenle kendisini demokratik sosyalist olarak tanımlayan Zohran Mamdani'nin geçtiğimiz hafta New York belediye başkanı seçilmesi, tarihsel önemde bir gelişmedir.

***

Mamdani'nin seçilmesi ABD'de demokratik sosyalizmin gelişme sürecini bilmeyenler için beklenmedik bir gelişme olsa da ABD'nin merkez sol siyasetini uzun yıllardır takip edenler için sürpriz olmadı.

1960'lı ve 1970'li yıllardaki Vietnam savaşına karşı protesto eylemleri, üniversite öğrenci hareketleri ve Martin Luther King'in hak ve özgürlükler örgütlenmesi, ABD'de sol siyaset potansiyelinin var olduğunun göstergeleriydi.

Ancak ABD'nin 19. ve 20. yüzyılda Avrupa'da gelişen sol hareketleri ıskalaması nedeniyle muhafazakar bir siyasi yapılanmaya sahip olması; bunun sonucunda da siyasetin ve seçimlerin, cumhuriyetçilikle de demokrasiyle de ilgisi kalmayan "Cumhuriyetçi Parti" ve "Demokrat Parti" adlı, birisi merkez sağda diğeri merkezde, iki partiye indirgenmesi, ABD'deki sol potansiyeli uzun yıllar baskı altında tuttu.

Bir taraftan kapitalizmle kendi vatandaşlarını sömüren ve sosyal devleti ortadan kaldıran, bir taraftan da kapitalizmin uzantısı olan emperyalizm üzerinden dünyayı sömüren bu çarpık düzenin, ABD'nin içinde de sürdürülebilir olmadığı açıktı.

Bunun yakın geçmişteki ilk göstergesi, 1999 yılında Seattle kentinde Dünya Ticaret Örgütü toplantısına karşı gerçekleşen kitlesel protesto eylemleriydi; ikinci göstergesi, 2011 yılında New York'ta başlayan "Wall Street'i İşgal Et" adlı kitlesel protesto eylemleriydi; üçüncü göstergesi de ABD'nin demokratik sosyalist senatörü