İliç'te ne oldu

Erzincan'ın İliç ilçesinde yabancı ortaklı bir altın madeninde meydana gelen heyelan faciası, bir dizi uyarılar ve ihmaller zincirine indirgenebilecek bir olay değildir.

Toprağın neden ve nasıl kaydığı; daha önce bu konuda yapılan uyarıların neden dikkate alınmadığı; hazırlanan ÇED raporlarının bilimsel olup olmadığı; altın madeninin ve siyanürlü zehirli su havuzunun, Anadolu ve Mezopotamya bölgesinin yaşam kaynağı olan Fırat Nehri'nin öncül kolu olan Karasu Nehri'nin dibine kurulmasına neden ve nasıl onay verildiği gibi konuların elbette araştırılması, incelenmesi ve sorumluların yargı önünde hesap vermesi ve bu zehir merkezinin kapatılması gerekir.

Ancak bununla birlikte sorgulanması gereken şey, Türkiye'de ve dünyada bu ve bunun gibi faciaların meydana gelmesine yol açan ahlaksız ve erdemsiz ekonomik ve siyasi düzendir.

Bu bağlamda, kapitalizm ve emperyalizm sorunu çözülmeden, bu sorunların da çözülemeyeceği açıktır.

Çünkü kapitalizm ve emperyalizm, sermaye sınıfını koruyan; her şeyi kâr etmek amacına ve paraya indirgeyen; değerli olan şeyleri değersizleştiren, değersiz olan şeyleri bir değer haline getiren; doğanın, insanın ve ulusal kaynakların sömürülmesini öngören adaletsiz bir düzendir.

Kapitalist ve emperyalist düzende insanın, doğanın ve ulusal kaynakların hiçbir değeri yoktur. Çünkü bu bozuk ve ahlaksız düzen için değerli olan tek şey, şirketlerin ve holdinglerin elde edecekleri kâr ve paradır. Bu düzende, şirket ve holding fetişizmi, halkın egemenliğinin ve kamu yararının önüne geçmiş durumdadır.

Bu nedenle, bir heyelan sonucunda madende çalışan işçilerin yaşamını yitirmesi; onların ailelerinin hayatlarının kayması; siyanürlü zehirli suyun Fırat Nehri'nin temiz sularına doğrudan veya yağan yağmurlarla yerin altından karışması ve bunun sonucunda nehirdeki canlıların ve nehirdeki suları kullanan insanların yaşamını yitirmesi veya ağır bir biçimde hastalanması; Türkiye, Suriye ve Irak olmak üzere, üç ülkenin coğrafyasındaki doğanın ve insanların bundan olumsuz etkilenmesi, şirketlerin, holdinglerin, özel sektörün, özelleştirmenin ve serbest piyasa ekonomisinin umurunda olmaz. Hele AKP gibi sömürge olmayı içine sindirmiş bir siyasi partinin yönettiği bir ülkede, bunlar, kapitalistlerin ve emperyalistlerin hiç umurunda olmaz.

Antik çağlarda uygarlığın, kentleşmenin, tarımsal üretimin, yazının, bilimin, sanatın, felsefenin temellerini Mezopotamya'da ve Anadolu'da atmış olan Sümerler, Akadlar, Babilliler, Asurlular, Hititler, Urartular, Yunanlar, 21. yüzyılda kapitalizmin ve emperyalizmin böyle bir barbarlığa yol açtığını görselerdi acaba ne düşünürlerdi!