Diktatörlük ve Kanal İstanbul

AKP Genel Başkanı ve "Cumhurbaşkanı" Recep Tayyip Erdoğan, "Bakalım cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP'li telef olup gidecek" diyerek, milletin seçme ve seçilme özgürlüğünü tanımadığını açıklamış oldu!

Bu diktatörlük ortamında, CHP'nin, serbest ve özgür bir seçim gerçekleşecekmiş gibi muhalefet yapması ve seçim mitingi formatından çıkmaması bir sonuç vermez!

CHP, geniş halk kitleleriyle, diğer muhalefet partileriyle ve devlet kurumlarındaki anayasaya saygılı kesimlerle birlikte, gerçekçi ve etkili bir strateji ve örgütlenme geliştirirse ve uygularsa, sonuç alabilir.

Öte yanda, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yıllardır karşı çıktığı "Kanal İstanbul" projesinin, İmamoğlu'nun tutuklanmasından birkaç hafta önce, AKP tarafından yeniden devreye sokulduğu da ortaya çıktı.

Şubat ayında Erdoğan'a, "Kanal İstanbul" ve onun etrafındaki inşaat faaliyetleri hakkında brifing verildi.

Medyadaki görüntülere göre, brifingi verenlerden birisi, Karadeniz'deki madenlerin ve metallerin kapasitesinden söz ettikten sonra, "Karadeniz'i dünyaya açacak bu yol bizden geçiyor" dedi.

Buradaki "Karadeniz'i dünyaya açmak" ifadesi aynı zamanda, "Karadeniz'i ABD'ye, Britanya'ya, Avrupa Birliği'ne açmak" demek!

Çünkü Montrö Sözleşmesi'ne göre, Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin sivil ve askeri gemilerinin Çanakkale ve İstanbul boğazlarından Karadeniz'e geçmesi konusunda sınırlamalar var.

"Kanal İstanbul", Montrö'deki bu sınırlamaları ortadan kaldırma kapasitesine sahip.

Çünkü Montrö boğazlarla ilgili bir sözleşmedir ve bir iç deniz olan Marmara Denizi'ni kapsayıp kapsamadığı tartışmalıdır. Montrö'de Marmara'nın adı değil, sadece "Boğazlar" terimi geçmektedir.

Saroz Körfezi ile Gelibolu Yarımadası'nın başladığı bölge arasında ikinci bir kanalın açılması durumunda, İstanbul Boğazı'yla birlikte Çanakkale Boğazı da devre dışı bırakılacaktır ve Montrö'deki Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelere yönelik gemi niteliği, gemi ağırlığı, gemi sayısı ve Karadeniz'de kalma süresi ile ilgili birçok sınırlama bertaraf edilecektir.

Ayrıca, Saroz Körfezi'nden bir kanal açılmasa bile, bu gemiler Çanakkale Boğazı'ndan, Bandırma ve Tekirdağ gibi Marmara'daki bir limana gittiklerini beyan ederek geçebilirler ve daha sonra yeni bir bildirimle "Kanal İstanbul"u kullanarak Karadeniz'e açılabilirler.

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın ve Rusya ile NATO arasındaki gerginliğin sonucunda Karadeniz'in yeni bir stratejik önem kazanması nedeniyle, "Kanal İstanbul" bu gelişmelerden bağımsız değerlendirilemez.