Türkiye olağanüstü bir dönemden geçiyor. Cumhuriyet düşmanları, üniter, demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin yıkılması için bir cephe kurdular. Bu cephenin başını AKP, MHP ve DEM çekiyor.
AKP Türkiye'nin din ve mezhep üzerinden, MHP ve DEM de Türkiye'nin etnik kimlik üzerinden bölünmesi, kutuplaşması, parçalanması doğrultusunda siyaset yapıyorlar.
Emperyalizm, Türkiye'deki işbirlikçileri üzerinden, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri başlattığı mücadeleyi sürdürüyor.
AKP'nin, MHP'nin, DEM'in oy oranlarına bakılırsa, Mustafa Kemal Atatürk'ün Aydınlanma Devrimlerini özümseyememiş olan, vatandaş olmayı başaramamış olan halk kesimleri, ülkenin yaklaşık yarısını temsil ediyor!
YRP, BBP, GP, SP, DEVA, HÜDA PAR gibi siyasi partilerin oyları da hesaba katılacak olursa, söz konusu kesimin, ülkenin yarısından fazlasını temsil ettiği söylenebilir.
Bu bir ülke için alarm çanlarının çalmakta olduğu anlamına gelir. Ana muhalefet partisi olan CHP'nin kendi ilkeleri üzerinden siyaset yapmak yerine, bu sosyoloji içinde sıkışıp kalmış popülist bir siyasete başvurması, koşulları değiştirmek için mücadele edeceğine, koşullara uyum sağlaması, ülke açısından umutları daha da zayıflatıyor.
Terör örgütü PKK'nin kurucusu ve on binlerce askerin, polisin, sivil vatandaşın katili Abdullah Öcalan ile müzakere ve onun serbest kalmasının yolunu açan AKP ve MHP, Mustafa Kemal'in askerleri olduğunu söyleyen ve demokratik, laik, sosyal hukuk devletine sahip çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin vatansever teğmenlerini ihraç etmek üzere disipline sevk ediyor; Cumhuriyetin temel ilkelerini ve Atatürk devrimlerini savunan Nasuh Mahruki'yi, adil bir seçim konusundaki kuşkularını dile getirdi diye tutukluyor!
Aynı süreçte, DEM adlı ayrılıkçı, etnik kimlikçi, Kürt milliyetçisi siyasi parti, Şeyh Sait gibi şeriatçı bölücü vatan hainlerini ve hilafetin, saltanatın geçerli olduğu dönemin sözde anayasası olan "1921 anayasasını" örnek gösteriyor; AKP ve MHP ile birlikte, o da cumhuriyete meydan okuyor.
Katalonya bölgesini İspanya'dan ayırmak için mücadele veren siyasetçiler hakkında, anayasal düzeni ve üniter yapıyı yıkmak girişiminde bulundukları için tutuklama kararı çıkartılırken ve siyaset yasağı getirilirken, Türkiye'de ayrılıkçı rüzgârlar estiren DEM, "demokrasi" maskesi altında anayasal düzene meydan okuyor!
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında olduğu gibi, İslamcı ve Kürtçü cephe, Cumhuriyeti yıkmak için yine ittifak halindeler!
İşin uluslararası boyutuna bakıldığında da durum iç açıcı değildir. Irak bölünmüştür ve ülkenin kuzeyinde fiili bir Kürdistan devleti kurulmuştur. Aynı durum Suriye için de geçerlidir.