29 Ekim'de Türkiye Cumhuriyeti'nin resmen kuruluşunun 102. yılı kutlanacak. Ancak cumhuriyetin ne anlama geldiği anlaşılmadan gerçekleşecek kutlamaların anlamlı olacağı söylenemez.
Cumhuriyet terimi, Arapça "halk" anlamına gelen "cumhur" teriminden türetilmiştir. Demokrasi terimi de, antik Yunanca "halk" anlamına gelen "demos" teriminden türetilmiştir. Cumhuriyet ve demokrasi farklı şeyler değildir. Her ikisi de halk egemenliğine dayalı yönetim biçimi anlamına gelmektedir.
Halkın, milletin, ulusun egemen olması için birçok koşulun sağlanması gerekmektedir. Cumhuriyet bu koşullar sağlanırsa gerçeklikte karşılık bulur, kâğıt üzerinde resmi bir ifade olmakla kalmaz. Bu koşullara, cumhuriyeti cumhuriyet yapan nitelikler veya cumhuriyetin öznitelikleri de denebilir.
Bu öznitelikler şöyle özetlenebilir:
1) ok partili serbest seçimli düzen.
2) Yasama, yürütme, yargı arasında güçler ayrılığı.
3) Düşünceyi ifade, yayımlama, medya ve örgütlenme özgürlüğü.
4) Laiklik.
5) Ekonomik ve sosyal adalet.
6) Cumhuriyetin anlamı konusunda temel bir eğitim seviyesi.
Bu koşulların ve niteliklerin sadece birisi veya bir kaçı değil, tamamı birden sağlanırsa, bir cumhuriyetten söz edilebilir. Bu koşulların tamamının sağlanmadığı yönetim biçimleri cumhuriyet olarak değil, hangi koşulların eksik olduğuna bağlı olarak, monarşi, oligarşi, teokrasi, diktatörlük, faşizm olarak adlandırılabilir.
***
Bu koşulların ve niteliklerin sağlanması zaman aldığından ve aksine dair tarihte hiçbir örnek olmadığından dolayı, cumhuriyet bir anda gerçekleşebilecek bir şey değildir. Türkiye örneğinde de bu süreç, cumhuriyet resmen kurulmadan önce başladığı gibi, cumhuriyet resmen kurulduktan sonra da devam etmiştir.
1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulması; 1922'de saltanatın, padişahlığın, monarşinin kaldırılması; 1923'te cumhuriyetin resmen ilan edilmesi; 1924'te halifeliğin kaldırılması ve bilimsel-laik eğitime geçilmesini sağlayan Öğretim Birliği Yasası'nın kabul edilmesi; 1926'da Medeni Kanun'un kabul edilmesiyle şeriat kanunlarının geçersiz sayılması ve kadın ile erkek arasında eşitliğin sağlanması; 1928'de, Osmanlı anayasasından kalan "Devletin dini İslamdır" ifadesinin anayasadan çıkartılması ve din konusunun vatandaşın özgür iradesine bırakılması; 1934'te kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması; 1937'de laiklik ilkesinin anayasa maddesi haline gelmesi; 1946'da çok partili serbest seçimlere geçilmesi; 1961'de anayasa ile temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, cumhuriyetin kuruluş sürecinin temel aşamaları arasında sayılır.
1920'den itibaren bu aşamaların tamamı TBMM kararlarıyla gerçekleşmiştir.

17