O kadar "çıksın çıksın" dediniz, kendinizi yediniz, isyan ettiniz. 1 saat erken gidemediniz Silivri'ye.. Kadını yalnız bıraktınız...
Ayşe Barım nihayet tahliye oldu. Bu konuda mutluluğumuz cepte.
Ama akşam cezaevinden çıkma anı tam filmlik.
Anlatayım size neler olduğunu...
"Ayşe Barım'ın cezaevindeki işlemleri geç bitecek" diye haber gitmişti ailesi, arkadaşları ve avukatlarına.
Ama işlemler akşam
20.00-21.00 arasında tamamlandı ve Barım çıktı...
Çıkınca ne gördü karşısında
Haberci ve magazincilerden bir ordu!
Ailesi ve yakınlarından kimse yoktu...
Ayşe Barım o sırada birine telefon açıyor ve "Burada yapayalnızım, kimse yok" falan diyor.
Sonra da "Neredesiniz, bekleyin yürüyeyim bari. Kim karşılamaya geliyor beni" diye devam ediyor konuşmasına.
Neyse sonra bir magazin muhabiri "Ayşe Hanım, kimse yok. Gelin ben sizi istediğiniz yere bırakayım" diyor.
O sırada diğer haberciler nerede, inanın bilmiyorum.
Çünkü habercileri atlatmak kolay değildir.
Yahu ben yıllarca bekledim muhabirken o cezaevinin önünde. Saatler öncesinden gidip beklersin normalde.
Neyse bu arkadaşımız alıyor Ayşe Barım'ı, arabasına geçiyor, arka koltuğa, yanına oturuyor.
Fırsat bu fırsat, başlıyor kayda ve sorular soruyor.
Ama heyecanlı, bu işlere pek alışkın değil.
"En çok kimi özlediniz Sağlınız nasıl Kaç kilo verdiniz" diye soruyor...
Bravo arkadaşımıza çok iyi bir iş çıkardı.
Şimdi birkaç kelime de magazin muhabirlerine üstten bakan, onları tersleyen, telefonlarına işine gelince çıkan işine gelmeyince çıkmayanlara edeyim.