Keşke hiç savunmasaydın

Kartalkaya'daki otel yangınında 78 kişi hayatını kaybetmişti geçen kış. İçimiz yanmıştı...

Günlerce yas tutmuştuk, hâlâ aklımıza gelir, o gece yaşananlar çıkmaz aklımızdan. O olayın davaları devam ediyor.
Son duruşmada tutuklu sanıklardan birinin avukatı şöyle bir şey söyledi hâkime: "Benim müvekkilim geri zekalı. Bunu kendisine de söyledim. Beraatini istemiyorum."
Ben böyle savunma ne duydum, ne gördüm. Avukat, "Ben hatır için savunuyorum kendisini" diye eklemiş.
Savunma kardeşim o zaman.
Amacın reklam yapıp gündeme gelmek mi
Böyle yapınca dik durmuş mu oluyorsun
Madem "Burada kasıtlı adam öldürme var" diyorsun, ki var, o zaman o saflarda yer almayacaksın!
Hayatını kaybedenlerin, yani asıl hakkı aranması gerekenlerin avukatıymış gibi konuşmuş o kişi.
"Denetlemediniz, yediniz içtiniz" demiş.
Doğruları söylemiş ama aradan bu kadar zaman geçtikten, duruşmalar ilerledikten sonra mı bunları söylüyorsun
Benden sana alkış malkış yok...
Hadi oradan!

Haberin Devamı

Saygı duyulası bir edebi dil

Kanal D'nin "Eşref Rüya" dizisinde saygı duyulacak bir edebi dil şovu yaşanıyor.
Dizideki karakterlerden Faruk namıdiğer Profesör mesela...
Aldatan ve onun bir suçlu olmasına yol açan eski karısı Ayten diziye dahil olunca artık dayanamadım yazdım.
Yazmadan önce son bölümde karşılaştıkları sahnede ağladım.
O sahnenin sonunda Profesör, "Artık ne sitem var dilimde ne de dön diye bir umut içimde. Bir yangın yanıyor gözle görülmez, külü kaldı, ben içinde" diyor.
Çünkü bir kadın düşünün, gelmiş. Evli olmasına rağmen aldattığına gelmiş.
Bir de özür diliyor, 'utanmıyor'.
Çünkü mecbur...
Çünkü hayatındaki adam tarafından muhtemeldir ki şiddet görüyor, her yeri mosmor...
Olan bizim Eşref'in Faruk'una oluyor...
'Son kez' sarılıyorlar. Ve yine kadın o sarılmaya son veriyor.
Bizim adam kalıyor hayaline sarılır gibi Ayten'in.
Vay vay vay...
Ümit Yaşar Oğuzcan'ın herkesin bildiği şiiri "Milyon Kere Ayten"i satır satır incelesek "Eşref Rüya" karakterlerinin analizini çıkarmış oluruz ortaya.
Mesela, "Ben bir Ayten'dir tutturmuşum oh ne iyi..."
Eşref Tek'tir...
"Şarkılar söylüyorum, şiirler yazıyorum Ayten üstüne, saatim her zaman Ayten'e beş var ya da Ayten'i beş geçiyor."
Profesör Faruk'tur.
Diğer satırlarda Müslüm'ü, hatta çapkın olsa bile sevebilen Gürdal'ı buluruz hemen.
Artık dizinin konusunun nereye evrileceği kadar bu hafta hangi edebi şaheserleri duyacağız diye de merak eder oldum ben.

Haberin Devamı

Her gün bir şaşkınlık

Neler oluyor diye soruyoruz ve her gün şaşırmaya devam ediyoruz.
Haftalardır konuşuluyor, "Güllü öldü mü, öldürüldü mü" diye...