İçenle küserim
Yazın Bodrum, kışın ise Uludağ mutlaka gündeme geliyor. Muhteşem coğrafyalarıyla falan değil, fahiş fiyatlarıyla. Bu seferki mevzu cidden derin ve çok saçma. Tam bir "güleriz ağlanacak halimize" durumu.
Uludağ'da bir otelin mantar çorbası meşhurmuş. Geçen sene 500 lira olan o çorbanın fiyatı bu sene bin lira (1000 TL) olarak belirlenmiş.
Ne var içinde peki Mantar ve ceviz. Bu kadar.
Ben o restoran yetkilisinin röportajını dinledim.
Diyor ki, "Burada (Bursa'da) yetişen mantarları topluyoruz ve çorbamızda kullanıyoruz. Bunlar özel mantarlar."
Kardeşim sanırsın ki trüf mantarı.
Her ormanda, ağaç dibinde bulabileceğimiz mantarları alıp çorbaya koyuyorlar, sonra "özel mantar" diye bin liradan satıyorlar.
Ne güzel iş.
Tam bir keriz silkeleme yöntemi!
Sunum desen bir numarası yok, tat desen eminim diğer çorbalardan bir farkı yok.
Ama ulaştılar işte amaçlarına. Konuşuluyorlar.
Eminim gidip o çorbayı içip story atanlar da olacaktır.
Bu arada mevzu bahis işletmeye dün 171 bin liralık ceza kesilmiş.
Çerez parası onlar için, ha pardon pardon 171 adet çorba parası.
Satarlar ne olacak ki...
Kafamı duvarlara vuracağım
İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan bundan 5 sene önce bir muzu duvara bantlamış ve adına 'eser' demişti. Eserine de 'komedyen' adını vermişti.
O duvara bantlı muzun üç kopyasından ilki satışa çıkar çıkmaz alıcısını bulmuştu zamanında.
Geçtiğimiz hafta bir diğer kopyası satışa çıktı ve o da satıldı. Üstelik 6.2 milyon dolara.
Bir kripto para yatırımcısı almış sözde eseri, "Kültürel bir fenomendir bu. Muzunu yiyeceğim" demiş.
O muz nasıl kararmadı sorusunu kafamdan atamamakla beraber, bunun eser olmadığına da, kültürel fenomen olmadığına da yemin edebilirim.
Allah akıl fikir versin.
Oylama rekorla kapandı
50'nci Pantene Altın Kelebek oylamasının ikinci turu da bitti.