Ümit Özdağ'a açık mektup

Sayın, Prof. Dr. Ümit Özdağ;

Zafer Partisi Genel Başkanı

Babanız merhum Muzaffer Özdağ'ın 27 Mayıs darbesi sonrası Ondörtler olarak bilinen gurubun mensubu olarak siyasi sürgün yaşadı.

Siyasi esaretin ne demek olduğunun anlamını en iyi sen bilirsin.

Ucube Tek Adam Rejimi ile Yasama, Yürütme ve Yargı'ya tek kişinin egemen olması anayasamızda yer alan kuvvetler ayrılığını ne acı ki ortadan kaldırdı.

Anayasamızın 104. Maddesi şöyle başlar:

"Cumhurbaşkanı Devletin başıdır.Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir"

Ve bu madde Devletin Başı Cumhurbaşkanının görevlerini sayar,

Anayasamızın 106. Maddesi ise Cumhurbaşkanının Yürütme Yetkilerini hükme bağlar.

Sayın Özdağ,

Yürütmenin başının adı anayasamızda eskiden "Başbakan" idi.

Bugün ise "Cumhurbaşkanı."

Benim yazılarımda, sizin de siyaset arenasında eleştirdiğimiz Yürütmenin Başı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır.

Cumhurbaşkanlığına hakaret suçu ise kuşku yok ki Devletin Başı olan Cumhurbaşkanına yönelik olmalıdır.

Yürütmenin başının eleştirilmediği rejimlere diktatörlük denir.

Ben bir davada bu savımla beraat kararı aldım ama henüz temyizde karara bağlanmadı.

Sayın Özdağ,

55 yıllık gazeteci olarak çok net şekilde söylüyorum;

Siz hukuken değil siyaseten tutuklusunuz.

Yani siyasi tutuklusunuz.

Yargı ve yürütmenin tek kişide olması ucube bir rejim yaratmıştır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sebep, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın tutuklanması sonuçtur.

Bugüne kadar Siyasetçi Gazeteci ilişkimizde size "Hocam" diye hitap ettim.

Şimdi de Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Özdağ olarak değil hocam diye hitap ederek duygularımı yazacağım.

Merhum gazeteci babam Demokrat Parti iktidarını eleştiren yazısı nedeniyle Ulucanlar Cezaevinde hukuken değil siyaseten hapis yattı.