OHAL değil OHA

1960'ta kurulan Tahkikat Komisyonu, muhalefeti susturmak için atılmış bir adımdı.

Sonrası malum: Askeri darbe sonucu demokrasinin boğazına geçirilen idam fermanı. Ve ablukaya alınan Türkiye Büyük Millet Meclisi…

1980'de ise sağ–sol çatışmaları körüklendi. Sokaklarda kan gövdeyi götürdü. Çatışmalar bahanesiyle yine asker sahneye çıktı.

Tanklar kentleri ablukaya aldı. Demokrasi bir kez daha sonlandı.

Bugün; Ne tahkikat komisyonu ne sokaklarda kan gölü, tank var ne tüfek var.

Bugün; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen ucube rejim, demokrasiyi parlamentonun kalbinden söküp aldı.

Yasama, yürütme, yargı tek kişinin yetkisine bağlandı.

Ucube Tek Adam Rejimin hukuk dışı siyasi kararları 1960 ve 1980'den de ağır bir darbedir.

Onlar darbeci askerlerdi, bunlar darbeci sivillerdir.

Ve şimdi… Türkiye'nin birinci partisi CHP'ye göz diktiler.

Siyasi yargı kararlarıyla ablukaya alınan CHP il başkanlığı…

15 Haziran'da verilebilecek "mutlak butlan" kararı ile kayyum atanması ihtimali…

İşte bu, demokrasiye değil, doğrudan Türkiye'ye vurulan ablukadır.

Askeri darbelerde tanklar yürürdü, şimdi ise TOMA'lar devrede.

CHP İstanbul İl Başkanlığı, TOMA'ların ve binlerce polisin ablukası altında.

Bu manzara "olağanüstü hâl" (OHAL) değildir. Bu, düpedüz OHA'dır!

Bir siyasi partinin il binasının çevresine barikat kurmak, aslında sadece o binayı değil, halkın iradesini zincire vurmaktır.

Demokrasiye kurşun sıkmak tankla da yapılır, mahkeme kararıyla da polis ablukasıyla da fark etmez!