Kaçak Saray, Kaçak Büyükelçilik

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "millete emanetim" dediği Atatürk Orman Çiftliği işgalleri kuruluşunun 100. yılında yine Türkiye'nin vicdanını kanatıyor.

Bir yanda yargı kararlarına rağmen AOÇ toprağına kondurulmuş Cumhurbaşkanlığı Külliyesi.

Öte yanda ABD Büyükelçiliği için yapılan hülle satışı…

İkisi de aynı fotoğrafın iki yüzü: Atatürk'ün emanetinin yağmalanması.

Danıştay, tarihi–doğal SİT alanlarında kamu binası yapılamayacağını açık hükme bağladı; Kaçak Saray'ın yasallaştırılmasına izin vermedi.

Sonrasında da "kaçak" nitelendirmesini teyit oldu.
ABD Büyükelçiliği'ne hülle satışı, adım, adım hem de göz göre, göre şöyle gerçekleşti:

1983: Darbeci Kenan Evren yönetimi AOÇ'den 3 parseli, "Tıp Fakültesi yapılması şartıyla" Gazi Üniversitesi'ne devretti.

2010: Gazi Üniversitesi arazileri TOKİ'ye devretti. 2011 Sayıştay raporları "amaç dışı kullanım" diye raporladı.

2013: TOKİ, ABD Büyükelçiliği ile satış için ilke mutabakatına vardı.

2014: Satış protokolü imzalandı; "ticari sır" denip gizlenen belge yargı kararıyla açıldı. Dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından onayladığı vurgulandı.

2015: Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Gazi Üniversitesi'ne "Tıp Fakültesi yapılması şartıyla" devredilen AOÇ arazilerini içeren hukuksuzluk gerekçesiyle dava açtı.

2017 yılında, ABD Büyükelçiliği'ne satışa karşı hülle iddialarıyla Mimarlar Odası Ankara Şubesi bir dava daha açtı.

2025: Yargıtay, satışı onaylayan kararları bozdu; dava 24 Eylül'de yeniden görülecek.
Kaçak Saray'a gelince;

2014: "Kamu hizmeti yapıları için SİT alanlarında yapılanmayı mümkün kılan karar Saray'ın yapımı için zeminini oluşturdu" ama Mimarlar Odası Ankara Şubesi dava açtı.

2014–2015: Yürütmeyi durdurma/iptal kararlarının gereği uygulanmadı; süreç AİHM'e taşındı.

2021–2022: Danıştay, söz konusu ilke kararını iptal etti; "AOÇ'de kamu yapısı olmaz" içtihadı pekişti.

2025: Danıştay'da "kaçak nitelendirmesi"