CHP eski milletvekili ve gazeteci Emin Koç'un, "Erdoğan Baykal'ı Cumhurbaşkanı yapacağım diye kandırdı" yazım üzerine CHP'lilerden çok sayıda mesaj geldi.
Bir okurum ise Zülfü Livaneli'nin 24 Temmuz 2007 tarihli "Baykal'la "gizli anlaşma" yazısını gönderdi.
Livaneli'nin yazısı özetliyorum.
"Deniz Bey lütfen hatırlayın: 19 Aralık 2002 tarihinde karlı bir Ankara gününün akşamında Mehmet Sevigen'in evindeydik.
Abdullah Gül Başbakandı, Tayyip Erdoğan'ın ise Meclis'e girme umudu kalmamıştı.
Cumhurbaşkanı Sezer bir gün önce, Erdoğan'ın "milletvekili olmadan başbakan olma" önerisini reddetmişti. (Anayasaya göre olamazdı- OU)
Türkiye'nin kaderi o akşam o evde değişti.
Çünkü siz "Tayyip Erdoğan başbakan olacak!" diye tutturdunuz.
Sizi "Çok tehlikeli bir oyun bu!" diye uyaran parti dışından önemli şahsiyetlere kızdınız, "Hayır, göreceksiniz iki ay dayanamaz" dediniz.
Sizin bu iddianıza karşılık ben ne dedim:
"Erdoğan herhangi bir kişi değil, bütün tarikatların birleşerek Erbakan'ın yerine seçtiği siyasetçi; arkasında Amerika, Avrupa desteği de var. Program Türkiye'yi ılımlı İslam cumhuriyeti yapma programı. Sizin dediğiniz gibi iki ayda gitmeyecek; tam tersine, bu odada bulunan herkesin siyasi hayatını bitirecek."
O zaman ben sizin Erdoğan'la seçim öncesinde Beylerbeyi'nde gizlice buluştuğunuzu ve bir anlaşma yaptığınızı bilmiyordum.
Bu gecenin tanıkları var: Önder Sav, Eşref Erdem, Mehmet Sevigen, Bülent Tanla, Yaşar Nuri Öztürk (Merhum)
Ve düşünün; Meclis grubunda "Erdoğan'ı başbakan yapıyor diyorlar. Evet yapıyorum. Var mı itirazı olan!" diye bas bas bağırmanıza değdi mi
Erdoğan'la Beylerbeyi'nde gizlice buluşmaya ve size oy veren milyonları hiçe sayarak gizli anlaşmalar yapmanıza değdi mi Deniz Bey, biliyorsunuz ki bu gizli buluşmanın da tanığı var. (Tanık yazımda yer alan Emin Koç- OU)
Başbakan olmak, elbette Erdoğan'ın demokratik hakkıdır. Ama bunun için olağanüstü çaba harcamak CHP'nin birinci görevi değildir. Üstelik dokunulmazlık kaldırılmadan.
Bir milletvekilinin mazbatasını iptal ettirip, Anayasa'yı değiştirip, grubu baskı altına alıp, Siirt seçimlerini es geçip Erdoğan'ı meclise sokmak ve dokunulmazlık zırhına kavuşturmak için verdiğiniz canhıraş çabanın yüzde birini partiniz için verseydiniz sonuç bambaşka olurdu.
Size o gün söylediğim gibi, Türkiye'nin kaderini değiştirdiniz.
Ya da başınızı önünüze eğin ve tarihin hakkınızda vereceği yargıyı düşünün.
Daha önce Refah Partisi'nin belediyeleri ele geçirmesi de sizin oyları bölmeniz sayesinde gerçekleşmişti.
Tayyip Erdoğan'ların ve yine çok yakın dostunuz olan Melih Gökçek'lerin en büyük şansı sizdiniz.
CHP'nin ise en büyük şanssızlığı oldunuz.