Başörtüsü referandumunda amaç; İslam Cumhuriyeti

İslam Cumhuriyeti mi Demokratik, Laik Cumhuriyet mi AKP'nin hedefi hangisi anlatayım Recep Tayyip Erdoğan'ın şu sözünü unutmadık: -"Demokrasi bir amaç değildir demokrasi bir araçtır." Erdoğan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Hodri meydan" diye şu çağrıyı yeni yaptı: -"Başörtüsü özgürlüğünü, ne teklif ettim Gel dedim, anayasa güvencesi altına alalım. Bakalım gelebilecek mi -Haydi sıkıyorsa gel bu işi referanduma götürelim. Öyle mi, parlamentoda bu iş çözülmüyorsa millete götürelim, kararı millet versin" Aynı günlerde AKP Meclis Grup Başkan Vekili Mahir Ünal özetle şunları söyledi; -"Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye'de yaşanmıştır. Mesela Fransız Devrimi lügate yani dile dokunmamıştır. Mao da dile dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir." Değerli okurlarım, Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı iken Adnan Tanrıverdi'nin önerisi ile İslam devletlerinin "İslam Konfederasyonu" oluşturacağı ve başkentinin de İstanbul olacağı "4. Uluslararası İslam Kongresi" tarafından karara bağlamıştı. AKP yandaşı paçavra da şu manşeti atmıştı, "Meclis isterse hilafeti ihya edebilir." Değerli okurlarım, 2008 yılında Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesinden 10'u şu karara imza attı: -"AK Parti Laikliğe aykırı eylemlerin odağı" Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararında "Laiklik" ilkesi şu çarpıcı tespitlerle yer aldı: ''Dinin ve dinsel duyguların istismarı nedeniyle laikliğe aykırı görülen davalı parti eylemlerinin toplumu devlete ve siyasete yabancılaştırması yoluyla demokratik işleyişi engelleyebileceği ve anayasal düzenin meşruiyetinin sorgulanmasına yol açabileceği inkâr edilemez. Anayasa'nın 2. maddesinde öngörülen laik Cumhuriyet ilkesi, egemenliğin ulusa ait olduğu, dinin kötüye kullanılmasının ve sömürülmesinin yasaklandığı bir cumhuriyeti öngörmektedir. Laiklik, ulusal egemenliğe, demokrasiye, özgürlüğe ve bilime dayanan siyasal, sosyal ve kültürel yaşamın çağdaş düzenleyicisidir. Laiklik, bireye kişilik ve özgür düşünce olanaklarını veren, bu yolla siyaset-din ve inanç ayrımını gerekli kılarak din ve vicdan özgürlüğünü sağlayan ilkedir. Dinsel düşünce ve değerlendirmelerin geçerli olduğu dine dayalı toplumlarda, siyasal örgütlenme ve düzenlemeler dinsel niteliklidir. Laik düzende ise din, siyasallaşmadan kurtarılır, yönetim aracı olmaktan çıkarılır, gerçek, saygın yerinde tutularak kişilerin vicdanlarına bırakılır. Dünya işlerinin laik hukukla, din işlerinin de kendi kurallarıyla yürütülmesi, çağdaş demokrasilerin dayandığı temellerden biridir. Laikliğin bu işleviyle toplumsal ve siyasal barışı sağlayan ortak bir değer olduğu açıktır." Değerli okurlarım Anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen 2. maddesi özetle şöyle: -"Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir. " Değerli okurlarım, -Erdoğan'ın; "Demokrasi bir amaç değildir demokrasi bir araçtır" sözü ve başörtüsü için referandum tuzağı, -Mahir Ünal'ın Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen 3. maddesinin, "Dili Türkçedir" hükmünü eleştirmesi, -Yandaş medyanın, "Hilafet"