Adalet Sarayı değil Saray Adaleti
Haber budur; CHP'li Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, tedavi gördüğü hastaneden yeniden cezaevine götürüldü. Bilekleri kelepçeli…
Fotoğraf budur:
AKP iktidarında da yargısında da sonuç budur:
İnsanlık kelepçelendi.
Vicdan kelepçelendi.
Eski Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun savcı ve hakimler için şöyle demişti:
"Vicdan ile cüzdan arasında sıkıştılar…"İktidar da yargı da evrim geçirince savcılar ve hakimler şu durumda;
Vicdan ile saray arasında sıkıştılar…İddianameler olmadan tutuklu yargılamalar hangi vicdana sığar
Etkisi kalmadı, hükümleri uygulanmıyor, olan hükümleri yok sayılıyor ama Anayasa'nın 132. maddenin 1. Fıkrasını yine de anımsatayım:
"Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun olarak, vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler."Hangi savcı hangi hakim iktidarın buyruklarına karşı direnebilir
Vicdan sahibi hakimler siyasi baskıya direnebilirler.
Sürgün mü yerler Yesinler.
Güzel yurdumun her köşesi cennet bahçesi olur sürülen savcılara, hakimlere.
Göğüslerine "vicdan" madalyası takar büyük Türk milleti.
Onurlarıyla, şerefleriyle yaşarlar ömür boyu.
Evlatlarına, torunlarına bu gururu bırakırlar.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından "hukuk reformu yapmakla" görevlendirilen efsane Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, savcılar için şu unvanı layık gördü:
"Cumhuriyet savcıları…"Çok büyük unvan.
Çok büyük şeref.
Çok onurlu görev.
Ancak siyasetin emrine girenler, Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun davranmayarak iktidarın emrine girenler "Cumhuriyet Savcısı" unvanına kara leke düşürürler.
Anayasanın 132. Maddesi ilaveten der ki;
"Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez, tavsiye ve tehlike bulunamaz."