15 Temmuz bayram değil kapkara gündür

Her 15 Temmuz gününün Recep Tayyip Erdoğan hükümeti tarafından, "Bayram" olarak kutlanmasına şiddetle itiraz ediyorum. Hele hele; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramını, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı büyük coşku ile kutlamaktan kaçınan Erdoğan'ın 15 Temmuz'u "Demokrasi ve Millî Birlik Günü" olarak coşku ile kutlamasını tepki göstererek kınıyorum. 15 Temmuz hain darbe girişimine neden olan, suçlu AKP iktidarıdır. Fethullah Gülen'e devlet içinde, "Paralel Devlet" oluşturan suçlu da AKP iktidarıdır. AKP iktidarının sorumlusu da Recep Tayyip Erdoğan'dır. Gelelim 15 Temmuz konusuna. Mehmet Dişli'nin bana gönderdiği 25 sayfalık mektuptaki bazı başlıkları özetliyorum: "Orhan Bey, Bir süreden beri sizin yazılarınızı takip ediyorum, siz "kimseye eyvallahı olmayan" bu mesleğin "ak saçlılarından" birisiniz. Bu benim samimi düşüncemdir. Sizden istirhamım, bir de bu hadiseyi, olayların bire bir görgü tanığı ve mağdurlarından biri olan benim ağzımdan dinleyin. Ondan sonra ne yazarsanız yazın kabulümdür. Şimdi şu sorunuza geçebiliriz, peki "Mehmet DİŞLİ darbeci midir" Orhan Bey, tıpkı FETÖ'cü olmadığıma dair somut olarak ortaya koyduğumuz veriler gibi, "darbeci" olmadığıma delalet eden yüzlerce başlık sıralayabilirim. Cumhuriyet Savcılığınca (Genelkurmay Çatı Davası kapsamında) hazırlanan iddianamede ise; -Saat 15.00'den itibaren darbeye katılanların "görev yerlerine gitmeye" başladığı, -Saat 16.00-20.00 arasında bazı sanıkların darbenin icrasına yönelik olarak, Karargâhın değişik yerlerinde "bir araya gelip görüştükleri", -Saat 17.32'de MİT Müsteşar Yardımcısı, 18.00'den sonra MİT Müsteşarının Karargâha geldiği ve görüşmeler yaptığı, -Saat 18.30'da Genelkurmay Başkanı'nın bütün hava araçlarının yere indirilmesini emrettiği, Tüm bu gelişmeler karşısında "Karargahtaki Darbeci Grubun" paniğe kapılarak; Adil Öksüz ve diğer üst düzey sivil örgüt üyelerinin de bilgisi dahilinde, FETÖ mensubu olan "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin koordinesiyle, darbe faaliyetinin saat 20.02'de başladığı (s.685) belirtilmektedir. Orhan Bey, yukarıda özetlediğim şekilde, farklı iddianame, mütalaa ve gerekçeli kararda; benim ismim hiçbir faaliyetin içinde geçmemektedir. Bugün maruz kaldığım suçlamalar ya da hakkımda talep edilen bu "astronomik" cezaya ilişkin somut tek bir delil bulunmamaktadır. Evet bir fitneye maruz kaldım, Vefasızlık gördüm, İşkenceye uğradım, linç edildim Kalbim elbette mahzundur. Ancak ülkemin, milletimin, ordumun selameti her şeyin üstündedir. Ancak dünyadaki en sağır edici ses, acı çeken mazlumun sessizliğidir. Suçsuzum, DARBECİ DEĞİLİM!" Değerli okurlarım, Mehmet Dişli'nin mektubundaki şu cümle