Sezen Öz, Antalya'da doğdu ve Mardin'in sarayı andıran taş evlerinden birinde büyüdü. Baba Abdülmuhsin Özdener sorgu hakimiydi. Onun babası da hukukçuydu. Mardin şehri bir milletler mozaiğiydi.
Araplar, Kürtler, Türkmenler, Süryaniler, Ezidiler
Dünyanın en güzel taştan evlerinin bir dağın yamacında kurulduğu bir şehirdi Mardin. Önünde alabildiğine uzanan yemyeşil vadi, şehirden bir okyanusa benzerdi. Bu şehirden hiçbir zaman kopmadı. Çok dilli, çok kültürlü, uzun yıllar farklılıkların bir arada var olabildiği bu kent onun her zaman ilham kaynağı olmuştu. Babasının mesleği gereği Türkiye'nin dört bir yanını dolaşmış,
değişik kültürlerle tanışmıştı.
Afyon Lisesi'nde iken tanıdığı, aşık olduğu eşi Doğan Öz'ün hukuk fakültesini tercih etmesi onu da hukukçu olmaya yönlendirmişti.
Hakim olmayı seçti. Savcı eşiyle birlikte bu kez Türkiye'yi dolaştılar. Hukukun ve adaletin bu ülkede gelişip serpilebilmesi için çok çabaladılar.
Adalet dağıtalım derken kendileri adaletsizliğe uğradılar. 1970'lerin şiddet ortamında Türkiye'nin askeri darbeye sürüklendiği günlerde, faşist çetelerin hedefi haline geldiler. Eşi Doğan Öz'ü 24 Mart 1978 günü Ankara'da evinin önünde pusu kurup öldürdüler.
Sezen Öz, kocasını öldürenlerin cezalandırılması için bir hukuk mücadelesi başlattı.
Katil yakalandı. Suçunu itiraf etti.
Savcılık idamını istedi. Mahkeme oybirliğiyle suçunu sabit görüp katili idama mahkum etti. Askeri Yargıtay Başsavcılığı cezanın onaylanmasını talep etti. Askeri Yargıtay onayladı. Hukuki süreç böylece tamamlandı diye düşünülürken, cezanın onanmasını isteyen savcılık, karara itiraz etti ve dosyanın yeni baştan ele alınmasını istedi. Dosya Askeri Yargıtay Genel Kurulu'na gitti. Genel Kurul da kısa süre içinde dosyayı karara bağladı. Katil olduğuna hükmedilen kişinin beraati onaylandı.