Pastanın fiyatı Alman'ın sinirini bozdu

Güneşli bir İstanbul günü… Galata'dayız. Galata, dünyanın en kozmopolit ve en kalabalık turistik merkezlerinden biri haline geldi. Büyük Hendek Caddesi, kışın bile bütün gün ve gece fotoğraf çekenlerden yürünmez halde. Yanıbaşımda Almanya'dan gelmiş bir çift oturuyor. Adam Alman, kadın Türk. Aralarında Almanca konuşuyorlar. Alman adam iri-yarı,1.90 boylarında, kel. Tuhaf şekilli ve uzun bir beyaz sakalı var. Eskiden manav olan, şu an ise kafe ve tatlıcı olarak işletilen bir mekandayız… Bu adamla kadının yanına, sırtında çanta olan, başörtülü bir genç kız yaklaşıyor. Uzakdoğulu. Onların arkadaşı olduğu belli. Alman müşteriye dönersek… Adam menüye bakınca, Almanca olarak, "Ben bir parça pastaya 10 Euro vermem. Ne bu böyle" diye sinirlendi ve kadınlarla birlikte mekandan kalktı. 10 Euro, 500 TL'ye denk geliyor. Menüde gördüğü 500 TL'lik pasta dilimi, adamın psikolojisini bozmuştu. Mekanda çalışan bir garson diğer garsona "adam haklı" dedi. Ben de yapay zekaya sordum: "Almanya'da şu an turistik bir yerde şık bir kafede bir dilim pasta sipariş versek ne kadar tutar" Yapay zekaya göre: "Köln'de Katedral manzaralı bir yerde 6 Euro civarı tutar. Eğer üstüne krema ekliyse, 1-2 Euro da o tutabilir. Münih'teki bazı çok şık mekanlarda biraz daha pahalı olabilir. Ama kolay kolay 10 Euro olmaz. Ki Almanya'da turistik olmayan yerlerde 5 Euro'dan daha ucuza da pasta yenebilir." Açık bir gerçek: Biz, İstanbul'un turistik ve popüler semtlerindeki kafelerde, Avrupa standartlarının üstünde fiyatlarla karşı karşıyayız. Kişi başına düşen ortalama gelire oranladığımızda, bu durum, daha da dramatikleşiyor.

Haberin Devamı

Bir dilim pastayı 500 TL'ye satarak turizm olur mu

Son zamanlarda Galata'da büyük bir değişim yaşanıyor. Bu sadece manavların birbirinden pahalı kafelere dönüşmesiyle sınırlı bir değişim değil. Önce nalbur gitti. Sonra elektrikçi gitti. Sırasıyla kasap, marangoz, bakkal, camcı… Hepsi uçtu gitti… Bazıları arka sokaklara kaçtı… Ama onların bile hepsi dayanamıyor… Bazıları ikinci dükkanı da bırakıp gidiyor… Turizm, her şeyi yutarak genişliyor. Boş alanlar da otoparka dönüşüyor. Mesela kuzenimin kızı Bahar, Hollanda Kraliyet Akademisi'nde tekstil tasarımı eğitimi gördü. Serdar-ı Ekrem Caddesi'ndeki Civan isimli atölyesinde kendi tasarımlarını yapıyor, özel dikim erkek giysileri hazırlıyordu. Tasarım ve özel dikim alanında tanınan bir isim. Geçenlerde aradım, dükkanı boşaltmış. "Ne oldu" dedim, "Altı sene önce 2500 TL'ye tuttuğum dükkanın kirası, geçen sene 30 bine yükselmişti. Bu sene, 90 bine yükseldi. Ben de çıktım" diye cevap verdi. Galata'daki bu dönüşüm, Türkiye'nin birçok farklı yerinde de aynen yaşanıyor. Bahar, Galata'dan çok uzağa gitmedi, atölyesini Çukurcuma'ya taşıdı.