Öcalan'dan Bahçeli'ye

1993 yılında PKK ateşkes ilan etmişti. Daha önceden kararlaştırdığımız gibi Beyrut'a uçacaktım. Sonra Bristol Otel'e gidip PKK'lıların gelip almalarını bekleyecektim ve "kanunsuz vadi" Bekaa'nın derinliklerinde Öcalan'la buluşacaktım. Aradan 32 yıl geçmiş. 2013 yılında ise Çözüm Süreci için Akil İnsanlar heyetinin bir üyesi olarak Karadeniz'deydim. O günden bu yana da 12 yıl geçmiş.

Hayatımın birçok anında Kürt meselesinin çözümü için koşuşturmalarımı hatırlıyorum. "Süleymaniye'ye gelir misiniz" denildiğinde 42 derece sıcaktan korktum. Gidemedim. Orada olmayı çok isterdim. 2013 yılında Çözüm Süreci için ilk yola çıktığımızda en çok tepkiyi gösterenlerin başında MHP'liler vardı. Sonra en önemli adımların atılmasını sağlayan süreci başlatan kişi MHP lideri oldu. Devlet Bahçeli'nin geçen ekim ayında yaptığı çıkış, devletin Kürt meselesinde belli bir noktaya geldiğinin işaretiydi.

Haberin Devamı

O güne kadar yapılan bütün açıklamalar "Kürtler kardeşimizdir"den öteye geçemiyordu. Silahların ateşe atılması ve bunun Türkiye'de devletin desteğini alması yeni bir duruma işaret ediyor. Kürtler artık gerçekten Kürt kimlikleriyle eşit vatandaş konumundalar. Şimdi ise mesele şu: "Eşit vatandaş" olmak tam olarak nasıl gerçekleşecek Kendi iradeleriyle seçtikleri temsilcilerinin merkezi yönetim tarafından görevden alınmaması için nasıl bir yasal veya anayasal güvence sağlanacak

Daha acil mesele ise şu: Hapisteki siyasi tutuklular ne zaman özgürlüklerine kavuşacak Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu gibi noktalarda nasıl bir değişim yaşanacak Demokratikleşme nasıl gerçeğe dönüşecek Bu konuda yapılmış bir hazırlık söz konusu mu Yıllardır, "Kürt meselesi yalnızca Kürtlerle ilgili bir mesele değil" diyoruz. Peki iktidar-muhalefet ilişkileri, daha normal, daha yeni bir yasal zemine oturacak mı Muhalefetin kendisini güvende hissedebileceği yasal sistem kurulabilecek mi