Korku Avrupa'yı felç mi ediyor

Ukrayna krizinin çözümü konusunda Trump ile Putin bir sonuca varamadı. Tabii bu durum Avrupa ülkelerinin endişe ve karamsarlığını artırdı. Ukrayna'da savaş ortamı sürdükçe, Avrupa'daki korku psikolojisi de derinleşerek devam edecek. Bu psikoloji, Avrupa ülkelerinde yeni analizleri, yeni çözüm ve yüzleşme arayışlarını beraberinde getiriyor. Zayıflık psikolojisinin, Avrupa'daki siyasi cesareti kırdığı, bu nedenle de Avrupa'nın Ukrayna krizi konusunda net bir hamle yapamadığı açık. Tabii ki her şeye rağmen bugün Ukrayna hala bağımsız bir devlet olarak varlığını koruyabiliyorsa, bu en çok Avrupa sayesinde mümkün olabilmiş bir durum. Avrupa'ya Avrupa'nın içinden yapılan eleştiriler, iç zayıflığa işaret ediyor.

Haberin Devamı

3 Aralık'ta İtalya'nın en büyük gazetesi olan Corriere della Sera'da, Paolo Valentino'nun makalesi, şu cümlelerle başlıyor: "Korku, Yaşlı Kıta'yı felç ediyor. Zayıflık psikolojisi, çekingen kararlara ve giderek artan bir stratejik yalnızlaşmaya yol açıyor. Siyasi cesaret gerekiyor." İtalyan köşe yazarı, bu psikolojiyi anlatabilmek için Roosevelt'ten örnek veriyor. Mart 1933'te, Büyük Buhran, Amerika'yı kasıp kavururken, Franklin D. Roosevelt, şöyle demiş: "Korkmamız gereken tek şey, korkunun kendisidir. Korku, gerilemeyi ilerlemeye dönüştürmek için gereken çabaları, mantıksızlığıyla felç eder." Avrupa'daki korkunun bir boyutu Rusya-Ukrayna düzleminden ve Avrupa'nın hissettiği diplomatik izolasyon duygusundan kaynaklanıyor. Diğer korku da ekonomiye dair. Paolo Valentino şöyle diyor: "Trump ekolünün yönettiği ABD'nin ve Trump'ın 'Büyük ABD' (MAGA) söyleminin, Avrupa'ya verebileceği zararı en aza indirmeyi amaçlamalıyız. ABD ile akılcı bir ayrışma ve bağları gevşetme zamanıdır. Bunu ticarette yapmalıyız. Avrupalı tasarruf sahiplerinin her yıl Amerikan borsalarına yatırdığı 300 milyar Euro'yu yeniden 'eve' çekmeyi denemeliyiz. Aynısını savunmada da yapmalıyız. Stratejik askeri kabiliyetlerimizi ortak finansmanla destekleyerek, alternatif bir savunma perspektifi inşa etmeliyiz."