Filistin dramı ve Arap dünyası

1968 döneminde Türkiye'den Filistin'e giden devrimci gençlerin tamamına yakını sosyalistti. Zaten direnişteki Filistin'deki direnişçiler de sosyalistlerdi. O zaman sağcı diye eleştirilen Filistin Kurtuluş Örgütü seküler bir yapıydı ve içinde sosyalist eğilimler güçlüydü. Sonuç olarak 60'lar ve 70'ler Filistin hareketinin ana ağırlığı laikti.

Gel zaman git zaman, direniş içinde dini motifler artmaya başladı. Hamas, bu uzun sürecin en ciddi ürünü olarak, dini kimliğiyle öne çıktı.

Tabii şurası bir gerçek ki Filistinlilerin İslami kimliği Hıristiyan Batı dünyasında bir görmezden gelme tutumuna yol açabiliyor. İslami duygularla girişilen bazı eylemler, Batı insanını soğutan etkiler yapıyor.

Haberin Devamı

Ancak son Gazze vahşeti, en aldırmaz insanı bile tavır almaya zorluyor. İnsanlık, bir sınavdan daha geçiyor.

Sumud Filosu, Gazze yakınlarına gelince, İsrail Donanması'ndan beklenen saldırı gerçekleşti. Filonun gemilerine Netanyahu'nun askeri güçleri el koydu. Filoya katılan gönüllülerin sınır dışı edileceğini söylemek mümkün. Ki resmi açıklamalar ve haberler Pakistan heyetinin (eski senatör Mushtaq Ahmed Han dâhil) gözaltına alındığını doğruluyor. Başka Müslüman ülkelerin vatandaşlarından da gözaltılar var.

Gemi azıya almış bir devletten bahsediyoruz. Kendi geçmişi acılarla dolu bir halkın, bir akraba halka saldırtıldığı bir tarihsel trajedi yaşanıyor. Dünya ayakta. Başta Batı'nın sivil toplum kuruluşları olmak üzere dünyanın vicdan sahibi insanları harekete geçiyor.

Olan bitenin tarihsel arka planına bakınca, bugünlere bir günde gelinmediğini, elbette görüyoruz. Arap Dünyası'nın, İslam Dünyası'nın sınıfta kaldığı bir acı dersler bütünüdür Filistin tarihi. Şimdi "İki devletli çözüm" diyor Filistinliler'in önemli bir kesimi. Ama bir kısmı bunu da kabul etmiyor. Hatta "son İsrailli bu toprakları terk edene kadar savaşacaklarını" söyleyenler var.