40 yıllık bir hikaye!
GALATASARAY tartışmasız şekilde sonuna kadar hak ettiği bir şampiyonluğa ulaştı. Aslında sadece bu sezonu ya da Okan Buruk'la gelen üst üste 3 şampiyonluğu değerlendirirsek bir şeyleri eksik yapmış oluruz. Çünkü bu, 40 yıllık bir hikaye aslında.
1985 sonrası başlayan Galatasaray döneminin, yerel ve uluslararası başarıların tabii ki hem sportif hem de ekonomik büyük getirileri oldu kulübe. Ancak işin sosyolojik kısmında da kazanımlar çok fazla.
1970'lere ve 80'lere dönecek olursak, ülkede tam anlamıyla bir Fenerbahçe fırtınası estiğini göreceğiz. Sadece sahada değil, siyasette, sinemada, medyada, sosyal yaşamda, kısacası hayatın her alanında Sarı-Lacivertli günler...
HABABAM GÜM GÜM GÜM!
Mesela Hababam Sınıfı...
Türk sinema tarihinin bir efsanesi.
Koca sınıf Fenerbahçeliydi.
Herkes okuldan kaçıp Fenerbahçe maçını izlemeye gidiyordu. O dönemlerde içinde futbol geçen filmlerin belki de yüzde 80'inde ana karakterlerin giydiği forma, çubuklu ve sarı-lacivertti. "Ya Ya Ya Şa Şa Şa"da İlyas Salman en büyük hayalini gerçekleştiriyor ve Fenerbahçe'de oynuyordu. O dönem yapılan taraftar anketlerinin tamamında Fenerbahçe açık ara önde çıkıyordu. Galatasaray bazen ikinci, bazen üçüncü oluyordu. Zaten 1987 yılının başında şampiyonluk sayılarında Fenerbahçe'nin Galatasaray'a 11'e 6 üstünlüğü vardı.
DERWALL VE KIRILMA ANI
Ancak 1984 yılında büyük bir kırılma anı yaşandı. Jupp Derwall'in ülke futboluna ayak basması, o dönemde kimsenin farkında olmadığı bir devrin başlangıcıydı