"Vergiyi emekçinin sırtına yüklemek"

Türkiye'de işsizlik, vergi adaleti ve enflasyon hedefleri üzerine tartışmalar son dönemde iyice yoğunlaştı. Rakamlar kağıt üzerinde güzel görünebilir ama derinlemesine bakıldığında tablo çok farklı. Resmi işsizlik oranları düşüyor gibi görünse de iş bulma umudunu kaybeden, çalışabilir durumda olduğu halde iş aramayanların sayısı hızla artıyor. Aynı zamanda vergi yükünün aslan payı emekçilerin omuzunda, şirketlerin payı ise hızla azalıyor. Bu tablo, hem ekonomik adalet hem de toplumsal huzur açısından ciddi soru işaretleri doğuruyor.

İşsizliği düşürmenin "matematiği"

Türkiye'de dar tanımlı resmi işsiz sayısı 3 milyon 34 bin kişi olarak açıklandı. Yüzeysel bakıldığında bu rakam bir başarı gibi görünebilir. Ancak asıl mesele, iş aramayan ama çalışabilir durumda olan insanların hızla artması.

Bugün 4 milyon 903 bin kişi iş bulma umudunu kaybettiği ya da başka gerekçelerle iş aramadığı için resmi işsiz sayısına dahil edilmiyor. Yani aslında bu insanlar da işsiz ama istatistiklere girmiyorlar. Bu nedenle dar tanımlı işsizlik düşerken, "gizli işsizlik" katlanarak artıyor.

Son iki yılda iş bulma umudunu kaybedenlerin sayısındaki artış yüzde 59,29. Bu da şunu gösteriyor: İşsizlik kağıt üzerinde azalıyor ama sokakta insanlar işsiz ve umutsuz.

Vergi yükü kimlerin sırtında

Ekonomideki ikinci çarpıcı tablo ise vergi adaletsizliği. Türkiye'de toplam vergi gelirlerinin:

%25'inden fazlası bordrolu çalışanlardan kesilen gelir vergisinden geliyor.Şirketlerin ödediği kurumlar vergisi ise toplam içinde %10'un altına gerilemiş durumda.Vergi gelirlerinin %65'i dolaylı vergilerden (KDV, ÖTV vb.) sağlanıyor.

Bu tablo ne anlama geliyor

İşçiler, memurlar ve emekliler maaşlarından otomatik kesilen vergilerle yükü taşıyor.Marketten alınan süt, ekmek, bebek maması bile dolaylı vergilerle pahalanıyor.Şirketler ise, kriz bahanesiyle daha az vergi ödüyor.

"Kriz var, kurumlar vergisi düştü" diyenler çıkacaktır. Ama bu kriz sadece şirketlere mi var Ücretli çalışanların son iki yıldır maaşları baskılanırken, hayat pahalılığı her gün artarken bu kriz onların değil mi

Enflasyon hedefi gerçekçi mi

İMerkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon hedefi %24. Bu hedefe ulaşmak için yılın geri kalanında her ay en fazla %0,81 oranında enflasyon çıkması gerekiyor.

Peki gerçek durum ne

Son üç ayın ortalama aylık enflasyonu %11,55.Yani açıklanan hedefle fiili gidişat arasında uçurum var.

Bu tabloya bakınca Merkez Bankası'nın yıl sonu hedefini tutturması neredeyse imkânsız. Üstelik Merkez Bankası, hedef tutmazsa hesap vereceğini de önceden açıkladı. Görünen o ki bu yıl hesap vermek zorunda kalacak.

Tahmin ve hedef çelişkisi