Elektrik Fiyatlarında Zirve, Otomobil Vergisinde Rekor

Kıymetli dostlar, şemsiyeleri açın , vergi ve zam yağmuru sizi ıslatmasın...

Haziran 2025 itibarıyla açıklanan Eurostat verileri, Türkiye'deki elektrik fiyatlarının bir önceki yıla göre %86 arttığını ortaya koydu. Bu artış, Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında sadece yüksek değil; dramatik düzeyde bir ayrışmayı temsil ediyor. En yakın takipçisi olan Avusturya'da artış %36,2 seviyesinde kalırken, Avrupa Birliği ortalaması yalnızca %1,2. Hatta birçok ülkede fiyatlar sabit kalmış ya da düşmüş durumda. Örneğin Estonya'da elektrik %16,7, Litvanya'da %15,3 ve Fransa'da %13,9 oranında ucuzlamış.

Bu veriler ışığında, Türkiye'nin içinde bulunduğu enerji maliyet krizinin kapsamı netleşiyor. Avrupa'nın büyük bölümü, enerji piyasalarını dengeleyici politikalar, sübvansiyonlar ve yenilenebilir kaynakların yaygınlaştırılması sayesinde enerji maliyetlerinde istikrarı sağlayabiliyorken, Türkiye bu anlamda ters yönde ilerliyor. Bu durum, hem sanayiciyi hem de hane halkını derinden etkileyen sonuçlar doğuruyor. Elektrik, üretim maliyetlerinin temel girdilerinden biri olması nedeniyle, bu artış enflasyonu da yukarı yönlü tetikliyor.

Peki neden böyle bir fark var Türkiye'nin elektrik üretiminde doğalgaza ve ithal enerji kaynaklarına yüksek oranda bağımlı olması, döviz kurundaki istikrarsızlık ve enerji KİT'lerinin (Kamu İktisadi Teşebbüsleri) finansman baskısı gibi unsurlar başlıca nedenler arasında. Ayrıca, enerji fiyatlarının maliyet bazlı değil, bütçe açığını dengelemek amacıyla artırılması da bu tabloyu ağırlaştırıyor.

Ancak bu maliyet baskısı sadece elektrik fiyatlarıyla sınırlı değil. Türkiye, aynı zamanda dünya genelinde otomobil vergilendirmesi konusunda da en ağır yükü vatandaşına yükleyen ülkelerden biri. Vergisiz fiyatı 700.000 TL olan bir otomobil, ÖTV (%80), TRT bandrolü (%0,8) ve KDV (%20) eklendiğinde toplamda 1.524.096 TL'ye ulaşıyor. Yani bir araç, vergilerle birlikte yaklaşık %118 daha pahalıya mal oluyor. ÖTV, toplam verginin %68'ini tek başına oluşturuyor. Bu durum sadece lüks segmenti değil, orta sınıfın ulaşmaya çalıştığı araçları da kapsıyor.

Avrupa ile karşılaştırıldığında bu tablo daha da çarpıcı hâle geliyor. Almanya'da sadece %19 KDV uygulanırken, Fransa'da da benzer oranlar geçerli. ABD'de ise bazı eyaletlerde %5 ila %10 arasında değişen satış vergileri dışında, Türkiye'deki gibi bir ÖTV bulunmuyor. Bu bağlamda Türkiye'deki vergilendirme yapısının dünyadaki örneklerle uyumlu olmadığı görülüyor.

Enerji fiyatları ve otomobil vergilendirmesi gibi temel tüketim kalemlerinde görülen bu aşırı maliyet artışları, Türkiye'deki orta sınıfın yaşam standardını ciddi şekilde tehdit ediyor. Elektrik zamları sadece doğrudan faturalara yansımakla kalmıyor, aynı zamanda ekmekten kiraya kadar tüm mal ve hizmetlerde dolaylı enflasyonist etki yaratıyor. Otomobil fiyatları ise bireyin mobiliteye erişimini kısıtlıyor, ikinci el pazarında köpük yaratıyor ve ulaşım hizmetleri üzerinde maliyet baskısı oluşturuyor.