Büyüyen riskler ve finansal denge arayışı
Kıymetli Dostlar, Türkiye ekonomisi son yıllarda yaşadığı yüksek enflasyon, artan faiz oranları ve hanehalkı gelirindeki erime ile birlikte kredi ve kart kullanımında dikkat çekici bir büyümeye sahne oluyor. 2025 yılı Mayıs ayı itibarıyla Türkiye'deki kredi kartı sayısı 134,3 milyon adede ulaştı. Bu rakam, nüfusa oranlandığında kişi başına yaklaşık 1,5 kredi kartı düştüğünü gösteriyor. Sadece kredi kartları değil; banka kartı sayısı 213,4 milyon, ön ödemeli kart sayısı ise 102,6 milyon seviyesinde. Toplamda 450 milyonun üzerinde kartın dolaşımda olması, Türkiye'de nakitsiz ödeme alışkanlıklarının ne denli yaygınlaştığını ortaya koyuyor.
Ancak kartlı ödeme sistemlerinde yaşanan bu büyüme, arka planda önemli bir risk de barındırıyor: batık kredi ve kart borçları. 17 Mayıs 2024 – 16 Mayıs 2025 döneminde takipteki alacak (batık kredi ve kart) tutarı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre 208,3 milyar TL'den 395,6 milyar TL'ye çıkarak yaklaşık %90'lık bir artış gösterdi. Bu dramatik yükseliş, kredi piyasasında alarm zillerinin çaldığını gösteriyor.
Son dönemde kredi kartı ve banka kartı sayısındaki hızlı artışın birkaç temel nedeni var:
Yüksek Enflasyon ve Gelir Kaybı:Enflasyonun hanehalkı bütçelerini zorlaması, vatandaşları borçlanarak harcama yapmaya yöneltti. Temel ihtiyaçların bile kredi kartı ile karşılanması artık olağan hale geldi.Taksitli Alışveriş Kültürü:
Türkiye'de kredi kartlarına tanınan taksit imkanı, özellikle beyaz eşya, teknoloji ve giyim alışverişlerinde yoğun şekilde kullanılıyor.Dijitalleşme ve Online Alışveriş:
Pandemi sonrası artan e-ticaret ve mobil ödeme alışkanlıkları, kart kullanımını daha da hızlandırdı.
Bu olumlu taraflara rağmen, gelir artışı kredi büyümesini destekleyemeyince kredi kartı borçlarının çevrilememesi gibi olumsuz sonuçlar ortaya çıkıyor.
2025'te takipteki kredi ve kart borçlarındaki %90'lık artış, borçların çevrilemediğini ve tahsil kabiliyetinin zayıfladığını gösteriyor. Bu durumun birkaç kritik sonucu var:
Bankacılık Sektöründe Risk Artışı:Takipteki alacak oranı yükseldikçe bankaların karşılık ayırma yükümlülüğü artıyor ve kârlılık baskı altına giriyor.Hanehalkı Üzerindeki Sosyal Etkiler:
Borç sarmalına giren vatandaşların kredi sicilleri bozuluyor. Bu da gelecekte finansal sisteme erişimi kısıtlıyor.Tüketimin Kısılması Riski:
Borçlanmanın sürdürülebilir olmaması, önümüzdeki dönemde talep daralması riskini artırabilir.
Ekonomi yönetimi için temel soru şudur: Kartlı ödeme sistemlerindeki bu hızlı büyüme finansal istikrarı tehdit eder mi