Modern hayatın koşturması içinde stresle başa çıkmak ya da huzurlu bir uyku yakalamak için insanlar titreşimli bileklikler gibi teknoloji harikalarına sarılmaya başladı.
Kiminle konuşsam kolunda bir aletle kaliteli ve deliksiz uyku peşinde koşuyor.
Bu bileklikler kedi mırlamasına benzer frekanslarla sizi sakinleştirmeyi ve iyi uykuyu vaat ediyor.
Peki ya ben ne yapıyorum
Doğalını kullanıyorum.
Yani kedilerle uyuyorum. (İş seyahatlerimde otellerde kalamayıp eve dönmeye çalışmalarımın başında kedilerim geliyor zaten.)
Siz de bir düşünün, neden bu frekansları taklit eden bir cihaz yerine o frekansların orijinal kaynağını evinize davet etmiyorsunuz
Bir kedi sahibi olmak, sadece mırlamasını dinleme imkânı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda evinize canlı bir huzur kaynağı getiriyor.
Verdiği sonsuz sevginin faydaları da ayrı ve paha biçilmez.
Kediler kendi ritüelleriyle, yumuşacık varlıklarıyla ve tabii ki mırıl mırıl melodileriyle hem ruhunuzu hem de evinizi şefkatle dolduruyor.
Haberin DevamıTeknolojiye yatırım yapmak yerine bir pati dost edinmek, belki de ihtiyacınız olan o huzuru ve uykuyu en doğal haliyle sunacak.
Ne dersiniz
◊ Kesinlikle satın almayın, sahiplenin.
◊ Bilimsel veri isteyenler için; araştırmalar, kedilerin mırlamasının genellikle 25 ile 150 Hz arasında değişen frekanslarda olduğunu ortaya koyuyor. Bu düşük frekans aralığı insan vücudunda sakinleştirici, uykuya katkı sağlayıcı ve iyileştirici etkiler yaratıyor.
Yaratıcılığınızı kullanın
Amerikalı akademisyen ve podcaster Brene Brown'un bir söyleşisinde denk geldim ve orada insanlardaki öfkeyi, hayal kırıklıklarını, depresyonu açıklayan cümleyi duymuş oldum.

15