Ne kadar çevrecisin
Çevremde herkes "Çevreciyim" diye dolaşıyor.
Peki ne kadarı gerçekten çevreci
Çevreciliğin anlamını ve gerektirdiklerini ne kadar biliyorlar
Emily Deschanel, "Çok fazla insanın kendini çevreci olarak görüp et ve süt ürünleri tüketmeye devam etmesine çok üzülüyorum" diyerek buna çok güzel bir açıklama getirmiş.
Nedeni apaçık ortada.
Et ve sütünden yararlanılan hayvanların üretimi ormanların kesilmesine, su kaynaklarının tükenmesine, biyoçeşitliliğin azalmasına ve sera gazı salınımının artmasına neden oluyor.
Hayvanlar insanlara sundukları kaloriden çok daha fazla su, yiyecek ve alan tüketiyorlar.
Hayvan üretim çiftlikleri dışkı ve atıklarla su yollarını kirleterek denizlerde ve nehirlerde ölü alanlar oluşmasına neden oluyor.
Sadece sebze yemek
dünyanın kaynaklarının
korunması demek.
Dahası ve bence daha da önemlisi ise işin vicdan ve merhamet tarafı.
Hiçbir canlının özgürlüğünü ve hayatını elinden almaya, zulmetmeye hakkımız yok.
Çevrecilik ve iklim krizi ile baş etmenin yolu hayvan haklarından da geçiyor anlayacağınız.
Daha yeşil, sağlıklı ve merhametli beslendiğimiz günlerin artması ümidiyle
Büyükanne mutfağının tadı
Kızım Tayga gönderdi, bayıldım, sizinle de paylaşmak istedim.
New York'ta, Staten Adası'nda bir restoran varmış, adı Enoteca Maria.
Profesyonel şeflerle çalışmak yerine büyükannelerle çalışıyormuş burası.
Farklı kültürlerden büyükanneler gelip kendi yörelerinin yemeklerini pişiriyorlarmış.
Bizde anneanne ve babaanne yemeği lezzeti diye bir şey vardır.
Bir başkadır onların el becerileri, yemeklerinin lezzetleri.
Keşke Türkiye'de de her gün bir başka büyükannenin ev yemeklerini tadabileceğimiz bir restoran açılsa.
İç Anadolu'da bulgur pilavı, patatesli börek, Ege bölgesinde zeytinyağlılar, ot kavurmaları, Akdeniz'de turunçgillerle yapılan salata ve mezeler, Antakya'da humus, muhammara, zahter salatası, Karadeniz'de hamsili pilav, karalahana sarması, Trakya'da peynir çeşitleri, borani gibi bin bir çeşit farklı lezzet mevcut, ne de güzel yapar bunları büyükanneler.