Ben de korona oldum

Evet arkadaşlar, kaçtım kaçtım, aşılarımı oldum, hep maske taktım, çok dikkat ettim ama sonunda ben de koronaya yakalandım.1 haftadır evde karantinadayım ve bugün itibarıyla hastalığı atlatmış bulunuyorum.Hastanelik olmadım ama kolay geçirdim de diyemem.İlk günlerdeki korkunç boğaz ağrısı, ateş ve eklem ağrıları, sonrasında yerini kuru öksürük ve tuhaf bir ruh haline bıraktı.Başım dönüyordu, kafamda bir sis bulutu vardı sanki. Rüya görmeyen ben her gün başka alemlerde uyandım. Değişik bir kafa yaptı bende bu korona yani. Yarın neyse ki aranıza dönüyorum.Bu tuhaf, can sıkıcı tecrübenin ve yaşadıklarımın ardından kesin, net söyleyebileceğim tek şey bu virüsün kesinlikle laboratuvar ürünü olduğu.Böyle bir model doğada yok, olamaz da.Boğazımda günlerce gezen o mekanik böceği hiç unutmayacağım.Umarım bu ilk ve sondur, bir daha da karşılaşmayız.Belediyelere çağrıKorona oldum ama hastalıkta çektiklerimden daha çok pazar günü tüm Türkiye genelinde hayvan hakları savunucuları tarafından yapılan ortak basın açıklamalarında bizzat sahada olamadığıma üzüldüm.Sadece Kadıköy'de 3 bine yakın arkadaşımız bu dernekler ve partiler üstü hak mücadelesinde yer aldı. Provokasyona yer vermeden dertlerini, kendi değil sokaktaki masumların dertlerini tane tane, tek tek anlatmaya çalıştılar.Taraf olma yeri değil, sesimizi çıkarma yeriydi.Orada olamayanlar için bir kez daha maddelemek istiyorum isteklerimizi.Sesimizin, seslerinin, ortak çığlıklarımızın bir an önce duyulması dileği, duası ve umuduyla...Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları sahada fena halde çarpıtılmış durumda.Kendisinin "bakımevi yapın" cümlesini hayata geçirin, elinize kancayı alıp köpek avına çıkmayın.Nasıl da heveslilermiş masumlarazulmetmeye.Türkiye'de 2004 yılında çıkan Hayvanları Koruma Kanunu, belediyelere BAKIMEVİ KURMA ve KISIRLAŞTIRMA YAPMA görevi verdiği halde, 1389 belediyeden 1200'ünde hâlâ daha BAKIMEVİ YOK, KISIRLAŞTIRMA YAPILMIYOR. Yani Türkiye'de belediyelerin sadece yüzde 10'unda bakım evi var.Hayvanlar çoğalıp vatandaş şikayet ettikçe belediyeler topluyor, bazılarını öldürüyor. Dozerlerle canlı canlı gömüyor, kalanları da ormanlara, çöplüklere, karlı dağlara, başka şehirlere atıyorlar.Bir taraftan KATLİAMLAR devam ederken, öte yandan ÜREME devam ediyor.Korkunç ve can yakan bir kısırdöngü yani.Bakımevi olan belediyeler, kapasitesi 30-40 olan barınaklara götürme kandırmacası ile binlerce hayvanı toplamaya ve yok etmeye başladılar.1000-2000 kapasiteli dev barınakları olan belediyeler de onbinlerce hayvanı TOPLAMAYA başladı.Kısırlaştırma olmadan dağa taşa, ormanlara, başka şehirlere atılan hayvanlar oralarda da hızla çoğalmaya devam ediyor.Maalesef sahipli hayvanların saldırısının ve onların sahiplerinin suçunun bedeli, canlı canlı gömülen, yok edilen öldürülen MİLYONLARCA MASUM SOKAK HAYVANINA ödettiriliyor.Bugün sokaklardaki sahipsiz hayvanların çoğalmasının ana sebebi belediyelerin kısırlaştırma görevini yapmamasıdır.Belediyelerin görev ihmalinin bedelini de sokak hayvanları canlı canlı gömülerek, zulüm altında ölümlerle ödüyor.Uysal, küpeli, aşılı tek bir hayvana kanca takıldığını, iğne atıldığını görmek istemiyoruz artık.Biz 14 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanunu'na aykırı davranan ve suç işleyen tüm belediyelerin önünde canlarımız için duvar olmaya, sokaklarda nöbet tutup, görüntüler alıp, onları şikayet etmeye devam edeceğiz.Yetkiliilre sesleniyoruz, lütfen bakımevi yapılması ve barınakların iyileştirilmesi için çalışın.Belediyelerin yüzde 90'ında topladıkları bu hayvanları koyacak yer yok, hepsini ölüme götürüyorlar.Lütfen.Yasaklı ırklar...Bir yanda sokak hayvanları toplamaları