Altın saçlı güzel adamın ardından

Altın saçlı, ya-kışıklı mı yakışıklı, döneminin jönü, o zamanların Brad Pitt'i, Oscar'lı sinemacı, oyuncu, yönetmen, aktivist, hepimizin aşkı, duvardaki resmi

Robert Redford uykusunda huzurla aramızdan ayrıldı.
Sadece yakışıklı değildi, işinde çok iyiydi ve bunların üstüne önemli bir aktivistti.
Şimdilerde hepsini bir arada bulmak ne mümkün...
Robert Redford'u çoğumuz "Butch Cassidy and the Sundance Kid" ya da "The Great Gatsby" ile hatırlıyoruz.
Şimdi başa sarıp filmlerini yeniden izleyeceğiz kuşkusuz.
Sinemasını zaten biliyoruz, ben bugün onun aktivist yönünü, çevreciliğini ve hayvan hakları savunuculuğunu anlatacağım size.
YENİLENEBİLİR ENERJİ İÇİN ÇALIŞTI
Çoğu Hollywood yıldızı kırmızı halıda yürürken, o doğa yürüyüşlerinde, orman ve denizlerin korunması için konuşmalar yapıyordu.
Amerika'da yenilenebilir enerji, milli parkların korunması, karbon salınımının azaltılması için kampanyalar yürüttü.
Kendi vakfı ve Sundance Enstitüsü aracılığıyla sadece bağımsız sinemayı desteklemedi; aynı zamanda belgesellere ve çevre konulu projelere de yatırım yaptı.
Çevre mücadelesini yıllardır hayatının merkezine koyan Redford, aynı zamanda hayvanların yaşam hakkı için de sesini yükselten isimlerden biri oldu.
YABAN ATLARINA ÖZGÜRLÜK
Amerika'da uzun zamandır tartışılan konulardan biri, yaban atlarının (mustang'lerin) devlet eliyle toplatılıp dar alanlara hapsedilmesi.
Bu hapsetme işi ne yazık ki virüs gibi, her yerde görüyoruz.
Redford bu uygulamaya en sert karşı çıkan ünlülerden biri oldu.
Yazılarıyla, kampanyalara verdiği destekle ve kongreye çağrılarıyla yaban atlarının doğal yaşam alanlarında özgürce yaşaması için mücadele etti.
Ona göre bu atlar, Amerika'nın özgürlük sembolüydü ve beton duvarlar ardında yaşamaya mahkûm edilemezdi.