"And olsun ki, Allah'ın Resulü'nde sizin için en güzel numune vardır." (Ahzab 21)
Allah'ın Rasulü, bir kristal gibidir. Neresinden bakarsanız bakın bütün safiyetiyle her tarafının ayrı bir güzelliği görülür.
Şairin dediği gibi;
Bitmez güzelin vasfı ağaçlar kalem olsa deryalar mürekkep…
O, samimi bir arkadaş, vefakâr bir eş, merhametli bir baba, sadık bir tacir, müstesna bir komutan, mütevazı bir lider, adil bir devlet başkanı ve emin bir insan idi; yani her hal ve konumda örnek ve en güzel numune ahlakı hamide sahibi idi.
Resûlullah, muallimlik delilini Kur'an'dan ve sünnetten alır. Yani ona muallim ifadesini kullanmamızın kaynağı Kur'an ve sünnettir;
"O'dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderdi. Oysa onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler. (Cuma 2)
Peygamber Efendimiz (s.a.v) net bir ifade ile "Ben muallim olarak gönderildim" buyuruyor.
İbn-i Mace'de geçtiği üzere, "Efendimiz (s.a.v) hane-i saadetten mescide çıkıverdi. Baktı ki iki halka var; bir tanesi Allah'ın kitabını okuyor ve dua ediyor. Diğeri ise öğrenen ve öğretenler var. Onların yanına vardı ve buyurdu ki;
"Ben ancak muallim olarak gönderildim."
Resûlullah mesleğini icra ettiğinin farkında olan bir muallim "ben dünyaya tekrar gönderilsem yine muallim olurdum" diyebilmeli.
Evet, muallim; sınıfa, mabede girer gibi girmeli.
İmam Müslim'de geçtiği üzere; Allah, beni kaba, katı davranan ve kaba ve katı davranmayı destekleyen biri olarak göndermedi. Allah, beni kolaylaştırıcı bir muallim olarak gönderdi." Muallim Resul'ün en önemli hususiyeti, kolaylaştırıcı olmasıydı.
Yeryüzünün en kaliteli insanlarının ortaya çıkışı böyle bir muallimin eseridir. İlmi tavsiye edip yayılmasını teşvik eden, gizlenmesini haram kılan hayrın muallimi idi.
Sahabe anlatıyor:
"Resûlullah bir gün hutbeye çıktı… Besmele ve Hamdele'yi söyledi, Müslümanlardan bir kısmına övgüler söyledi. Sonra konuyu değiştirip, "Falan topluluğa ne oluyor ki, komşularına fıkıh öğretmezler, onların anlayışını geliştirmezler, onlara ilim öğretmezler, onlara emr-i bi'l-maruf nehy-i ani'l-münker yapmazlar."
Ebu Musa Eşari ve arkadaşları bu hutbeden mesajı almış ve tam bir yıl seferberlik ilan ederek çevresini ilim ve irfanla ihya etmiş idi. Bu sebeple muallim, her bir eğitim-öğretim yılını bu şekilde ihya ve inşa yılı olarak görmelidir. Aslında iyi planlanmış bir yıl az değildir.
Bu durumda bir eğitimin hedefine ulaşması için sayılan bu beş şeyin yerine getirilmesi gerekir;
1. Fıkıh ve usul üzere kulluk