Ne dersiniz Biraz siyasetin kulislerinde gezelim mi İlgilisi için ilginç bilgiler var

Baştan söyleyelim; bu yazdıklarımız, "Cumhur İttifakı dağılıyor, derin çatlak oluştu" gibi iddialı manalar içermiyor ama orta yerde duran "devasa" bir kavganın en azından kulağı delik ya da meraklıları tarafından görünen kısmının analizi olacak.

İstanbul'a bizlerin kulağına kadar gelen Ankara'daki kavganın gürültüsü çok fazla ama etkisi ne kadar derseniz orası biraz karışık işte.

İsterseniz olaylara daha net bakabilmek için epey bi geriye gidelim.

Hatırlarsanız pandemi döneminin içişleri bakanı ansızın istifa etmiş ve istifa eden söz konusu bakana sahip çıkan ise iktidarın küçük ortağı olmuştu.

O günden sonra da bu bakan ve iktidarın küçük ortağı arasında ulu orta büyük bir yakınlaşma başlamıştı.

Bu tablodan rahatsız olan büyük ortak tarafından söz konusu bakanın görevden alınması için birkaç kez niyetlenilse de bir türlü harekete geçilemedi ama en sonunda imdada seçimler yetişti. Bu uğurda birçok önemli isim de kurban edilerek eski Bakanlar Kurulu aday yapıldı ve hepsi tasfiye edildi.

Aslında yapılmak istenen, tek bir bakanın görevden alınmasıydı ama olaya kılıf uydurulmak için neredeyse bütün Bakanlar Kurulu tasfiye edilmişti.

Eskilerde anlatılan ilginç bir hikâye vardır.

Erol Aksoy'a, "Show TV'yi niçin sattın" diye soranlara, "Reha Muhtar'dan başka türlü kurtulamıyordum" dediği anlatılır.

Bizim yukarıda anlattıklarımız da bu meseli anımsatıyor.

Neyse konumuza dönelim...

Bu nedenle midir bilinmez ama mevcut İçişleri Bakanı bir türlü rahat bırakılmıyor. "Kim tarafından" diyecek olursanız, tabii ki biraz önce anlattığımız iki irade tarafından.

Geçtiğimiz günlerde peş peşe ilginç gelişmeler yaşandı.

İsterseniz biz sıralayalım; siz de parçaları birleştirin.

Öncelikle uğruna tüm Bakanlar Kurulu'nun tasfiye edildiğini söylediğimiz isim geçtiğimiz günlerde "Beyefendi"yi ziyaret etti.

Hakkında "aile içindeki betonlaşmış irade"yi kırmaya çalışıyor olabilirdi.

İlginçtir, "artık siyaseti bırakıyorum" dedikten birkaç gün sonra böylesi bir ziyaretin anlamı ne olaydı ki

"Siyaseti bırakırım ama bir cumhurbaşkanlığı yardımcılığı da fena olmaz" diye mi düşünüldü dersiniz

Peki oturduğu koltukta bir türlü rahat bırakılmayan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya cephesinde durum nasıl dersiniz

Yerlikaya da, "ilgilisine ve her kelimesi seçilmiş" bir paylaşım yaptı.

İşte Yerlikaya'nın anlaması gerekenlerin ilk okuyuşta anlayacağı o paylaşımı:

Mevlana der ki: "Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir cevabım var elbet. Lakin bir lafa bakarım, laf mı diye; bir de söyleyene bakarım, adam mı diye"

Baktım ki, kifayetsiz muhterismiş…

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın yukarıdaki paylaşımının bir gün sonrasında da

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Devlet Bahçeli'nin en yakınındaki isimlerden biri olan Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir şu sözleri paylaştı:

İstatistik veriler paylaşmayı sözüm ona vazife gören anlayış yerine, KAHRAMAN'lara sahip çıkan ve zafiyet oluşturmayan iradeye sahip olmak lazımdır.

Bu paylaşımın iki kelimesini sizin için açalım isterseniz.

Aslında Özdemir'in paylaşımı iki kelime için yapıldı desek abartmış olmayız; onlar da