Hukukun Üstünlüğü ve Yargıya Parmak Sallamak

CHP'li Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, 13 Ocak'ta gözaltına alındı, ardından tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildi.

Bu tutuklamanın nedenleri üzerinde tartışılırken Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ aynı sistem uygulanarak cezaevine gönderildi.

Konu ana muhalefet partisi lideri Özgür Özel tarafından İstanbul Adliyesi başsavcısının uygulamaları ele alınarak ve yargının siyasileştiği ileri sürülerek eleştirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin yargının siyasallaştığı eleştirilerine yanıt vererek isim vermeden İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e sahip çıktı. Erdoğan şunları söyledi:

"Hukuksuzlukların peşine düşen yargı mensuplarını kimse tehdit edemez, mahkemeler üzerinde baskı kuramaz, yargımıza parmak sallayamaz.

Yargı kararlarını doğrubulur veya bulmazsınız. Hatta eleştirebilirsiniz ama bu ülkenin ana muhalefet partisi de olsanız kamera önünde hukuk insanlarına yakışıksız ve pervasız biçimde tehditler savuramazsınız. Buna biz de izin vermeyiz, hedef haline getirilen yargımız da izin vermez."

Evrensel demokrasilerde güçler ayrılığı ilkesi en önemli konudur ve tereddütsüz birinci derecede öneme sahiptir. Temelde, yargı bağımsız ve tarafsızdır. Bu ilkelere iktidar, muhalefet, bürokrasi ve herkesin uyması gerekir.

Evrensel demokrasi hukukun üstünlüğü ilkesine dayanır. Hukukun üstünlüğü modelinde başta anayasa olmak üzere hukuk kurallarını iktidar ve tüm idare organlarının kabul etmesi ve saygı duyması gerekir. Ancak, Türkiye'de dünyanın başka bir ülkesinde görülmeyen bir başkanlık modeli uygulanıyor. Bu modelde yürütme erki, yasama ve yargı erkini denetliyor.

Bu sistemde yasama organının fonksiyonları daraltılmış ve yasama organı adeta göstermelik bir duruma indirgenmiştir.

Anayasada yapılan değişikliklerle Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tamamen siyasal iktidarın denetimine girmiştir. HSK adalet bakanının etkisi altındadır, siyasal iktidar tüm yargı organını denetler durumdadır. Böylesi bir model karşısındayız. O zaman Erdoğan'ın "Parmak sallayamazsınız" sözleri de böylesi bir hukuk sisteminde dayanaksız bir duruma geliyor.

Anayasa hükümlerine ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uymak "hukuk devleti" ilkesinin en önde gelen, olmazsa olmaz kuralıdır.

Bu konuda Erdoğan'ın tutum ve davranışını anımsamamız gerekiyor.

Anayasa Mahkemesi tutuklu gazeteciler için tahliye kararı verdi. Bu karara karşı 28 Şubat 2016'da Erdoğan şunları söyledi:

"Bu Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karara sessiz kalırım ama onu kabul etmek durumunda değilim. Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum."

Bu sözler anayasaya aykırıdır. Anayasa Mahkemesi kararını beğenmeyebilirsiniz ancak onu uygulamak zorundasınız...

Siyasal iktidarın değişik zamanlarda ilaveler yaparak kendisine uydurduğu anayasanın "yargı" başlığını taşıyan 3. bölümündeki 7 madde (146- 152 maddeler) Anayasa Mahkemesi'ni ve yetkilerini düzenlemiştir. 153. madde "Anayasa Mahkemesi'nin kararları kesindir." "Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare mahkemelerini, gerçek ve tüzel kişileri bağlar" demektedir.