Yargımız...

Baştan söyleyeyim: Bugün yaşadıklarımız hiç kimseyi mazur göstermez. Ama "Adalet" kavramı Osmanlı dönemi başta olmak üzere en büyük baskıyı -belki de en büyüğünü- Türkiye'yi yönetenlerden görmüştür.

Osmanlı'nın son dönemlerindeki en meşhur yargıç cüppeli cellat Nemrut Mustafa olarak bilinen "Kürt Mustafa"dır ve önce Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'i İttihat Terakki hükümetinin kararıyla haksız yere Suriye'ye sürülen bir kısım Ermenilerin ölümünden hak sorumlu tutularak idam edilmesi nedeniyle bilinir. Aynı Nemrut Mustafa'nın bir sonraki en büyük kötülüğü Türk ulusunu bağımsızlığa kavuşturma mücadelesini başlatan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları hakkında verdiği "idam" kararıdır.

Bizim yaşadığımız dönemden de anımsadığımız siyasi iktidarın emirlerini yerine getirmeyi "adil ve bağımsız yargıçlık"la karıştıranlar vardır.

Eskilerden başlayayım:

Demokrat Parti iktidarı (1950-1960) döneminde, özellikle 1954'ten sonra adalet bakanı olan Prof. Hüseyin Avni Göktürk ile Tayyip Erdoğan'ın 2009-2013 yılları arasında adalet bakanı olarak yargıyı FETÖ'cülere teslim eden Sadullah Ergin ve daha sonra aynı makama birkaç kez gelen Bekir Bozdağ ve şimdiki Bakan Yılmaz Tunç'u unutmak mümkün değildir. (Hüseyin Avni Göktürk Menderes döneminde basını boğmayı amaçlayan 6732 ve 6733 sayılı yasaları çıkarmaktaki gayretleri, Müsteşar Hadi Tan ise Menderes'i ipe götüren (meşhur TBMM soruşturma komisyonu kurulması dahil) projelerin hazırlanması dönemindeki aktiviteleri nedeniyle unutulmayanlardandır.

İsimlerini, taşıdıkları sıfat ve sorumluluğa uygun davranmadıkları izlenimi veren siyasetçi veya görevli halen yok mudur

O bağlamda akla gelen en yakın isim İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'tir. Gürlek'le ilgili en çarpıcı iddiayı CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yaptığı son iki mitingde dile getirdi. Gürlek'in "Yargı mensupları maaşları dışında herhangi bir yerden gelir sağlayamazlar" hükmüne aykırı geliri olduğunu iddia etti. Kendisine bu konuda açıklama yapması için süre verdi. Gürlek'ten ses çıkmayınca, bir sonraki Ümraniye mitinginde Gürlek'in 9 ay boyunca, merkezi Lüksemburg'da olan bir şirketten maaş aldığını ifade etti.